‘’Bu zaman eski zamana benzemiyor. Terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye, yarım asra yakın hayat-ı içtimaiyemize yerleştiği için, bir erkek bir kadını ebedî bir refika-i hayat (hayat arkadaşı) ve saadet-i hayat-ı dünyeviyeye medar ve sair günahlardan kendini muhafaza etmek için almak lâzım gelirken; o biçare zaifeyi daim tahakküm altında, yalnız dünyevî, muvakkat gençliğinde sever. Ona verdiği rahatın bazı on misli onu zahmetlere sokar. Eğer şer’an ‘’küfüv’’ tabir edilen birbirine denk olmazsa, hukuk-u şer’iye nazara alınmadığından, hayatı daima azap içinde geçer. Kıskançlık da müdahale ederse daha berbad olur. Evlilik gibi ağır bir hayata kati mecbur olmadan girmemek gerektir.’’
(Bediüzzaman Said Nursî, Hanımlar Rehberi)
Bediüzzaman Hazretleri’nin Hanımlar Rehberi haricinde, Emirdağ Lâhikası’nda da yer verdiği bu tesbitlerin bir bölümünü geçtiğimiz haftalarda yorumlamaya gayret etmiştik.
Yukarıdaki satırlarda yer alan nasihatların muhatabı kadınlardır. O, ‘’Kızlarım, hemşirelerim’’ diye seslendiği hanımları, erkeklerin evlilik teklifleri konusunda dikkatli olmaya çağırır.
Ve şöyle devam eder:
‘’İşte bu işaret ettiğimiz hakikate binaen, bekâr kalmak isteyen Nur şakirtlerinden olan kızlara derim ki: Tam muvafık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan, kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı; Nurun bir kısım fedakâr şakirtleri gibi mücerret kalıp ta ona lâyık ve ebedî bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslâmiyeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasın. Ve medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın.’’
VİCDANLI ERKEKLER
Bediüzzaman Hazretleri, evlilik talebi umumiyetle erkeklerden geldiği için ‘’vicdanlı bir müşteri’’ tabirini kullanıyor. Yani erkek mesuliyet alacak, eşini himaye edecek, ilgilenecek, kayıtsız kalmayıp özen gösterecek. Ahiretin varlığına dair olan inancı eşiyle beraberliğine de aksedecek.
Eğer böyle bir bakış açısı yoksa erkek eşini genç ve güzelken sever, ancak yıllar geçtikçe dışarıdaki ortam ona daha cazip hale gelebilir.
Kısaca, terbiye-i İslâmiyeden ders almayan erkekler serseriliğe ve tahakkümün her türlüsüne meyledebilir.
Bediüzzaman Hazretleri’nin bu satırlarda ‘’vicdanlı erkek’’ tabirini kullanması ibretlidir.
Risale-i Nur’da yer alan bu metnin devamında Bediüzzaman Hazretleri, kadınların ahlâklarını bozmamak için kendi ahlaklarına denk olmayacak bir erkekle evlenmelerindense köylü kadınlar gibi kendi ihtiyaçlarını karşılamalarını nasihat ediyor.
HÜLÂSA
Bediüzzaman Hazretleri’nin ‘’terbiye-i medeniye’’ olarak formüle ettiği modern hayat, kadının da ve erkeğin de fıtratını bozuyor. Erkekle güç ve rekabet yarışına girmeye özendirilen kadın da bu bozulmadan nasibini alıyor. Erkekler bu terbiye ile ahlâklandıklarında devamlı baskı uygulayan vicdanı kıt bir zalim, kadınlar da Cahiliye dönemini aratmayacak ‘’meta’’ haline gelebiliyor.
Bediüzzaman Hazretleri’nin son derece şefkatli ve dikkatli bir dille hanımlara yaptığı yukarıda yer alan ikazları önemli.
Muazzam sosyolojik tesbitlerin yer aldığı bu metin üzerinde bolca tefekkür etmeli...