Modern zamanlarda kadını çalışma hayatına çekerek erkekle güç savaşına itelemek hem erkeği, hem kadını, hem çocuğu, hem toplumu huzursuzluğa itmek demektir. Zira güç gösterileri huzur vermez. Gücü korumak için devamlı kavga vermek gerekir. Huzur paylaşma ve yardımlaşmadadır.
Binler ve yıllık kadîm bir hakikat olan bu gerçeği anlayan kadınların sayısı Batı’da her geçen gün artıyor.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ (TCE) Mİ DEDİNİZ?
Bunlardan birisi ABD’li kadın akademisyen Suzanne Venker. İstanbul Sözleşmesi’yle ülkemizin de gündemine giren Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE) kavramını şu sözlerle eleştiriyor:
‘’Cinsiyet rolleri tamamen ortadan kalktığından, erkekler ve kadınlar artık kimin ne yapması gerektiğini bilmiyor. Diğer cinsiyetin nasıl düşündüğünü, nasıl davrandığını hatta ne istediğini bilemedikleri (kimin daha fazla çalıştığına, daha fazla kazandığına dair) bir savaşta kilitlenip kaldıklarının farkında değiller.’’
KADINLAR ERKEKLEŞİNCE
Venker, Fox News’ta yayınlanan ‘Erkeklere Karşı Savaş’ başlıklı yazısında günümüz kadınının 40 yıl önceki kadınlardan çok daha mutsuz, tatminsiz ve yalnız olduğunu belirterek “Kendi ayakları üstünde duran, güçlü ve sonunda hiçbir şeye ihtiyacı kalmamış kadınlar neden hâlâ mutsuz?” diye soruyor. Yazara göre bunun sebebi kadınların erkeksileşmesi.
AHENK BOZULDU
Kadınların erkeklerden çok daha iyi eğitim görmesi ve toplumdaki iş gücünün büyük bir kısmını elde etmiş olmasının, ‘kadınla erkeğin arasındaki ahengi’ bozduğunu söyleyen Venker feminizm ile erkeklerin hiçbir değişim göstermediğini kadınların ise dramatik bir şekilde farklılaştığını söylüyor: “Kadınlar öfkeliler ve sebebini hiç bilmeden sürekli savunma halindeler. Çünkü iş hayatındaki rekabet erkekleri bir düşman olarak sundu. Erkekleri kendi alanlarından kovdular ve oraya yerleştiler. Şimdi erkeklerin gidecek hiçbir yeri yok.”
Kadınların konu evlilik olunca bütün problemlerin sorumluluğunu yine erkeklere yüklemesini iki yüzlü bulduğunu, erkeklerin artık yorulduğunu ve sürekli kendilerine problemli olduklarının söylenmesinden bıktığını da sözlerine ekliyor.
Suzanne Venker ‘’erkeklerin sorumluluk almak istememesinin sebebi aranıyorsa kadınlar aynaya bakmalıdır’’ diyor. Yeniden mutlu olmanın tek yolunun kadının da erkeğin de kendi fıtratına dönmesi olduğunu belirtiyor.
Ne dersiniz sizce haksız mı?