"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’nın tavrı

Yeni Asya'dan Size
06 Ocak 2014, Pazartesi
Siyaset tarihimizde derin izler bırakacak hadiselerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır” ilkesiyle yola çıkan, sosyal ve siyasî olayları, gündemi sarsan gelişmeleri Risale-i Nur penceresinden değerlendirmeyi şiar edinen Yeni Asya, her konuyu olduğu gibi, son tartışmaları da Risale-i Nur ölçüleriyle yorumlama çabasındadır.
Bu açıklama, iktidar partisi ile bir “cemaat” arasında yaşanan tartışmada ortaya çıkan tablo ve bu konuda özellikle “Nurcu” kimliğini öne çıkararak, dahası risalelerden referanslar vererek yapılan fikir beyanlarının, “çekişen taraflardan birine destek” şeklinde sunulması üzerine zihinlerde oluşan soru işaretlerine cevap verme ihtiyacından doğmuştur.

Yeni Asya’nın tavrı için kimi çevrelerde “Cemaatin yanında saf tuttu” yorumları yapılırken, Nur cemaatinin temayüz etmiş bazı şahsiyetleri tarafından önce münferit olarak, sonra “Bediüzzaman’ın hayattaki talebeleri” imzasıyla yapılan ortak açıklamaların da “hükümete destek” yorumlarına konu edilmesi, daha önce de defaatle deklare ettiğimiz hususların bir kez daha dile getirilmesi gereğini ortaya çıkarmıştır.

Herşeyden önce, Üstadın hayattaki talebeleri olan muhterem ağabeylerimiz adına yapılan açıklamada Risale-i Nur’dan aktarılan pasajlarda vurgulandığı gibi,
Risale-i Nur hiçbir şeye âlet ve rıza-yı İlâhiyeden başka hiçbir maksada vesile olamaz ve “doğrudan doğruya herşeyden evvel iman hakikatlerini  ders verme”yi esas alır.
“Risale-i Nur hizmetinin gaye ve mahiyeti münhasıran iman hizmetinden ibaret olduğundan, onun dışındaki faaliyetlerden ve tarafgirlik mânâsına gelebilecek her türlü davranıştan şiddetle kaçınmak gerekir.”

Yeni Asya olarak biz de duruşumuzu bu esaslar çerçevesinde kurullarımızın istişareleriyle tayin ve tesbit gayretindeyiz.
Bu meyanda “siyasî tarafgirliklerden uzak durup bu iman ve Kur’ân hizmetine hiçbir siyasî tarafgirlik gölgesinin düşmemesi için azamî itina göstermek” gereğinin, “seçilmiş meşru hükümeti muhafaza etme” gerekçesiyle dahi olsa, iktidar lehine bir tarafgirliğe de müsaade etmediği kanaatindeyiz.
Hele işbaşındaki iktidarın hukuk devleti ve demokrasi prensiplerini zorlayan tasarruf ve müdahaleleri ortadayken...
Keza, ağabeylerimiz adına yapılan açıklamada “Cemaat adına siyasî faaliyette bulunmak, siyasî  partilerle  pazarlıklar içine girmek, devlet içinde  kadrolaşmak, iktidara  ortak olmaya  çalışmak gibi faaliyetlerin tamamı Risale-i Nur’un iman ve Kur’an hizmetiyle tam bir tezat teşkil etmektedir” cümlesiyle vurgulanan hususu bizim de öteden beri seslendirdiğimiz bir kanaatin ifadesi ve teyidi olarak yürekten paylaşırken, aynı hassasiyetin, Risale-i Nur’da reddedilen “din adına siyaset” iddiasından vazgeçtiklerini iddia ettikleri halde halen aynı çizgide yürüdüklerini gördüğümüz iktidar kadrolarının yanlışlarına karşı da gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Sonuç olarak, Yeni Asya’nın, Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından “Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez” şeklinde dile getirdiği prensibe dayanan duruşu, çekişme halindeki iki taraftan birini seçmek değil, hak, hakikat ve doğrudan yana olmak gayretinin ifadesidir.
Yeni Asya, Risale-i Nur’dan aldığı dersle adalet terazisinde hakkın tarafında olmayı varlık gayesi olarak bilmekte; en çok pusuda bekleyen fitne odaklarının işine yarayacak kıyasıya bir çatışma içindeki tarafları, her iki cenahın tabanını ortak inanç ve değerleri paylaşan insanların oluşturduğu gerçeğini de dikkate alarak, hak, adalet, vicdan ve şefkat prensipleri ekseninde itidal, sükûnet ve sağduyuya çağırmaktadır.

Bu çağrıların işaret ettiği genel yaklaşımımız ve talebimiz hak, adalet, vicdan ve fazilete yaslanan demokratik hukuk devletinin gereklerinin âcilen yerine getirilmesidir. 
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Okunma Sayısı: 2921
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • omer caloglu

    6.1.2014 00:00:00

    Amenna sadakna.dogru soze nedenir, zubeyri çizgisi ile yeniasya söylüyor .anlayana dualarimiz, kevser havuzundan icen ittihad içinde olanlara olsun.selametle

  • Nahit YAŞAR

    6.1.2014 00:00:00

    Mensubu bulunduğum cemaat ve gazetemizle iftihar ediyorum!

  • kandil

    6.1.2014 00:00:00

    Rabbim sizden ebediyyen razı olsun...

  • Muharrem Bayram

    6.1.2014 00:00:00

    Bediüzzaman hazretleri, bu günkü siyasetin içindeki kirlilikleride görerek söylemiş, “şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” diye. Ülkemiz siyasetle yönetildiği için, siyasetin kirleri istemesekde üzerimize bulaşıyor. Risale-i Nur adına değişik açıklamalar yapılıyor. Niye siyesettesiniz, o zaman parti kurun seçime girin gibi eleştiriler yapıyorlar. Elbette eleştirebilirler, ama bu risaleleri ve cemaati anlamamanın ifadesidir. Ne demek yani. Risale-i Nur talebesi hep talebemi kalsın. Yani en fazla ayakkabı boyacısı olsun, temizlikçi olsun, ticaret yapsın. Yani Risale-i nur terbiyesi ile yetişen biri Avukat olmasın, hakim savcı olmasın, vali kaymakam olmasın, bürokrat olmasın. Bu dar ufukluluktur, risaleleri anlamamaktır. Siyaset yapmak başka, seni yöneten siyasilerle mecburen alakalı olmak başkadır. O zaman oy vermeyelim, yöneticimizi seçmeyelim. Şu anda yolsuzluk yapanlar, risae-i nur ahlakı ile yetişselerdi, yine yolsuzluk yaparlarmıydı? Keşke devlet içindeki herkes risale-i nur ahlakı ile yetişse. Ne yolsuzluk olur, ne ahlaksızlık. Yoksa bu yüzdenmi kovulmak isteniyorlar?

  • Veli Dost

    6.1.2014 00:00:00

    TARAFSIZ KALMAK : Bir kardeşim, peygamber efendimizin(s.a) fitne zamanı ile ilgili olan hadisleri ,mesela fitnelerden sakının! dille ona
    karışmak kılıçla karışmak gibidir hadisini hatırlatarak ,böyle bir durumda şu vay bu yönde görüş bildirmeden susmanın ,tarafsız kalmanın en doğrusu olup olmadığını sormuş .Cevabımı buraya aktarıyorum: Hz.Ali (ra.)’nin cemel vakası veya Sıffın’da yaşadıkları sözkonusu olduğunda bazı sahabiler zikrettiğiniz hadis sebebiyle ortada kalmayı tercih etmişlerdi.Ama Hz.Ali ,Hucurat Suresi 9.ayetini hatırlattı onlara ki ;bu ayet mü’minlerden iki grup çatışma/savaş yaşıyorsa ,diğer mü’minlerden barışı sağlamalarını ;ama ,eğer bu mümkün olmuyorsa hak sahibine iade edilene kadar haksıza karşı savaşmalarını emrediyor.Şimdi buna göre ;hükümet seçilmiş meşru yönetimdir.Cemaatin ise şu veya bu şekilde bu hükümete ortak olma,ona kendi isteğini dayatma hakkı yoktur.,cemaat bu noktada gayri meşru bir tutum içindedir.Hükümeti desteklememe hakkına sahiptir;ama benim istediğimi yap ,yahut benim istediğimi yapmıyorsan sana karşı herşeyi yaparım demeye asla ve asla hakkı yoktur.Dolayısıyla o kadar sulhkarane çözüm (ki bu herkesin yönetim hakkının meşru seçilmiş hükümete ait olduğunu kabul etmesi esasına dayanır) çağrılarına olumlu karşılık gelmediğine göre ,meşru hükümetin yanında yer almamız gereken bir durumdayız;onun hatalarını ,eksiklerini eleştirme ,onlara sahip çıkmama hakkını da saklı tutarak..... O halde fitne hadisi ne manaya geliyor ? Ayete mugayir bir hadis olamayacağına göre fitne hadisi, ortalığın toz duman olduğu, kimin talebinin meşru ,kimin talebinin gayri meşru olduğunun belirsiz olduğu dönemlere mahsus olsa gerektir.Aksi takdirde ,her gerilime fitne deyip TARAFSIZ kalmak ,haklı olanı zayıf ve yalnız bırakmak anlamına gelir zira... mesele benim dünyamda ana kadar net olarak,budur

  • Said ceylan

    5.1.2014 00:00:00

    İşte yeni asya farkı.Allah razı olsun.bu cemaatte olduğumuz icin cenab-ı hakka ne kadar şükretsek azdır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı