"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman, tesir etmezse...

Abdil YILDIRIM
15 Şubat 2019, Cuma
Bediüzzaman Hazretleri, Tarihçe-i Hayat adlı eserinde, “Kâinatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır.” buyuruyor.

On üçüncü sözde ise, “Hayat ise, eğer iman olmazsa veyahut isyan ile o iman tesir etmezse, hayat zâhirî ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler o zevk ve lezzetlerden ziyade elemler, hüzünler, kederler verir” diyor.

İman, kâinattaki en yüksek hakikat olmakla beraber, her zaman insanın kurtulmasına kâfi gelmiyor demek ki. Bir mü’min, Allah’ın varlığına ve birliğine inanabilir. 

Bu inancında da samimî olabilir. Ama, içinden gaflet, dalâlet ve isyan duyguları ile veya inat ve hased gibi duygular yüzünden imanının gereğini yerine getiremiyorsa, elemlerden, kederlerden ve hüzünlerden kurtulamaz. 

Bir yüksek tansiyon hastasına doktoru, “tuzlu yemeyeceksin” dediği halde yine tuzlu yiyorsa, ilâçlarını zamanında alsa bile tansiyonu düşmez. Yani ilâçlar tesir etmez. 

Onun gibi, bir Müslüman da imanlı olabilir, ama kalbinde imanın yanı sıra bencillik, kendini beğenmişlik, kibir, gurur zulüm isyan riya gibi duygular taşıyorsa, o iman tesirini göstermez. İmanı, bu kötü duyguların gölgesinde kalır. 

İmanın insan hayatına tesir etmesi için, öncelikle ihlâs ve takva lâzımdır. Bir insanın ameli imanını doğrulamıyorsa, inandığını yaşamıyorsa, imanının bir faydası olmayacaktır. Öyle insanlar var ki, İslâm’ın emirlerini yerine getirmeye hiç ehemmiyet vermezler, namaz ve oruç gibi temel ibadetleri yerine getirmez, kendilerine bu ibadetler hatırlatıldığında ise, “sen benim şurama bak” diye göğsünü yumruklarlar. Hatta namaz kılanlar da Allah’ın rızasını gözetmek yerine, insanların iltifatına mazhar olmak için kılıyorlarsa, bedeni secdede iken ruhu gezmede ise, o namazın da bir hayrını göremeyecektir. İhlâsın zıddı riyakârlıktır. Riyakâr insan, yaptığı iyiliği ve ibadeti Allah rızası için değil, “bana iyi insan desinler, beni ibadet ehli bilsinler” diye yapar. 

O zaman, o ibadet Allah tarafından suratına çarpılır ve “yazıklar olsun” hitabına muhatap olur. Cenab-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de, “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.”1 diye namaz kılanları ikaz ediyor. 

İman büyük bir nimettir. O nimeti ihlâs ve takva zırhı ile korumak gerekir. 

Yoksa, Allah korusun, “kâinattaki en yüksek hakikat” olan imanımız, kalbimizde bir cevher gibi durur, ama ne bu dünyada, ne de ahirette bize bir fayda sağlamaz.

Okunma Sayısı: 3380
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı