Bediüzzaman Hazretleri’nin yeğeni Abdurrahman’ın ifadesiyle “Vâlinin (Van Valisi Cevdet Bey’in) fevkal‘âde itâatı üzerine Van’ı terk etti ise de, muhâcirleri vikâye için Vastan’da [Gevaş] muhârebe etti. Oradan gelen muhâcirleri selâmete îsâl ettikden sonra İsparit nâhiyesine Ermeni çetelerinin taarruzunu işitir.”1 Büyük Tarihçe-i Hayat’ta geçen ifadelerde de “Bir alay Kazak süvarisi Vastan üzerine hücûm etmişti. Molla Said, Van’dan kaçan ahalinin mal ve çoluk çocuklarının düşman eline geçmemesi için otuz-kırk kadar kaçamamış asker ve bir kısım talebeleriyle o Kazaklara karşı koymuş ve hepsinin kurtulmasını sağlamıştır. Hatta, hücum eden Kazaklara dehşet vermek için, geceleyin onların üstündeki yüksek bir tepeye hücum tarzında çıkıyor; güya büyük bir imdat kuvveti gelmiş zannettirerek, Kazakları oyalayıp, ilerletmiyordu. Böylelikle, Vastan’ın Rus istilâsından kurtulmasına sebep olmuştur.”2 Bediüzzaman’ın savaş stratejisi, Kazak ve Ermenileri canlarından bezdirmiştir.
Molla Habib Halil Paşa’ya haber götürüyor
Molla Habib, savaşın seyrini İran Cephesi’ndeki Halil Paşa’ya bildirmek için önemli bir haber götürdü. Halil Paşa, Enver Paşa’nın amcasıydı. Molla Habib, Bediüzzaman ile Halil Paşa arasında sık sık haberleşme vazifesini yerine getiriyordu. Halil Paşa, “Savaş esnasında Bediüzzaman’la mektuplaşıyordu.
Bediüzzaman’ın yakın dostlarından birisi de Harbiye Nâzırı Enver Paşanın amcası olan Halil Paşadır. Harbiye’den mümtaz yüzbaşı olarak mezun olan Halil Paşa, Birinci Cihan Harbi’nde tümen kumandanı olarak vazife görmüştür. Bilhassa İran, Van ve Bitlis cephelerinde kahramanlıklar göstermiştir. Harb esnasında gönüllü milis albayı olarak vazife gören Bediüzzaman’la mektuplaşmaları ve haberleşmeleri olmuştur. İşârâtü’l-İ’caz tefsirin kâtibi, Bediüzzaman’ın talebe ve fedâisi Molla Habib Efendi, Bediüzzaman’la Halil Paşa arasında irtibat ve haberleşmeyi sağlıyordu.Molla Habib, bu irtibat görevlerinden biri esnasında, bir İran dönüşü, eski ismi Vastan, yeni isim Gevaş olan kazâda Ruslarla muharebe ederken şehit düşmüştür. Molla Habib’le ilgili olarak gerek Emirdağ mektuplarında ve gerekse Nur’ların diğer yerlerinde bahis ve hatıralar vardır.”3
Aziz şehid Molla Habib
Molla Habib, İran Cephesi’ndeki Halil Paşa’ya haber götürdüğü bu son vazifesini yerine getirdikten sonra Gevaş yakınlarında Ruslarla yapılan çatışma esnasında şehit düşer. Bediüzzaman’ın Van eski Horhor Medresesi talebelerinden olan Molla Habib, Birinci Cihan Harbi’nde İşârât’ül İ’câz’ın te’lifinde kâtiplik vazifesini ifâ ettikten sonra, 1916 başlarında, Van’ın Gevaş kazasında Ruslarla çarpışırken şehid düşmüştür. Abdurrahman Nursi de “Mezkûr muharebede arkadaşlarımızdan ve üstad-ı muhteremin kâtibi Molla Habib şehid oldu. (Allah rahmet eylesin.)”4 der. İlimde ve yiğitlikte bir serdâr, Üstad’ın yolunda nasıl can verilirmiş diye kanlarıyla şehidlik fermanları yazan kahramanlardan birisi de Şehid Molla Habib’tir. Bediüzzaman, Pasinler Cephesinde kendisine kâtiplik yapan Molla Habib’den şöyle bahseder: “Meselâ, Harb içinde, avcı hattında düşmanın top gülleleri arasında Kur’ân-ı Hakîmin tek bir âyetinin, tek bir harfinin, tek bir nüktesini tercih ederek, o gülleler içinde Habib kâtibine ‘Defteri çıkar!’ diyerek at üstünde o nükteyi yazdırmış. Demek Kur’ân’ın bir harfinin, bir nüktesini; düşmanın güllelerine karşı terk etmemiş; ruhunun kurtulmasına tercih etmiş.”5
Dipnotlar:
1- Abdurrahman Nursi, Bediüzzaman’ın
Hayatı, s. 36
2- Tarihçe-i Hayat, s.170
3- Son Şahitler, Cilt-I, s.87
4- Abdurrahman Nursi, Bediüzzaman’ın
Hayatı, s. 36
5 -Tarihçe-i Hayat, s.1093