Geçen hafta Türkiye Barolar Birliği bütün avukatlara taahhütlü bir mektup gönderdi. Bize de geldi. Zarf başına 4 liralık posta pulu kullanılmış.
Zarftan, kaliteli kâğıda renkli basılmış 12 sayfalık bir broşür ve bir de Türk Eğitim Vakfı lehine bir bağış kampanyası dâvet kâğıdı çıktı.
Bağış kampanyası kısmını şimdilik geçelim. Ama broşür önemli. Zira TBB tarafından bastırılmış ve “Yargı Reformu Strateji Belgesi Neler Getiriyor?” başlığını taşıyor.
Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun sunuş yazısında, Adalet Bakanlığı “çatısı altında” yaklaşık 1,5 yıl önce başlatılan bir çalışma sonucunda ve “mümkün olan en çoğulcu-katılımcı yaklaşımla” hazırlandığı söylenen belgeye TBB’nin de destek verdiği yazılı. (Bu “en geniş katılım”a kimlerin/nelerin dahil olduğunu doğrusu halen de merak ediyoruz. Bu da ayrı mesele.).
Broşürde, iri harflerle ve bol miktarda görsel destekle toplam 23 cümle/paragraf halinde, “olacaklardan” bahsediliyor.
“Yapılacak” denilenlerin tümü; TBMM’nin, Adalet Bakanlığı’nın ve diğer kamu kurumlarının işi.
Broşür tam bir seçim broşürü gibi. İçinde “teknik bilgi” yok. Öğretici değil. Uyarıcı değil. Anket içermiyor. Talepte de bulunulmuyor.
Böyle olunca da akla şu soru geliyor?
Böyle bir “tanıtım / reklâm broşürü”ne ne gerek var? İhtiyaç varsa dahi avukatlardan topladığı parayla neden TBB basıp dağıtıyor?
Yanlış anlaşılmasın, bu yazımızın amacı kuru bir TBB eleştirisi değil. Bu vesileyle bir ilkeyi de ortaya koymak.
Anayasal statüsü “kamu tüzel kişisi niteliğinde” olan, meslektaşlar için üyelik ve dolayısıyla aidat zorunlu olan ve dolayısıyla gerçekte ancak yarısivil olabilecek bir sivil toplum örgütü, iktidarın icraatının ya da icraat vaadinin reklâmını yapmayı kendisine bir görev olarak kabul edebilir mi?
Aslında tersi de geçerli: Bir meslek birliği, muhalefetin borazanlığını yaparsa haddini aşmış olmaz mı?
Meslek Birlikleri’nin siyasetle ilişkileri önemli bir konu ve problemli bir alan.
İktidarlar da muhalefet de bu örgütlerin gücünü ve kaynaklarını kendisi lehine kullanmaya çalışacaktır.
Önemli olan, bu birliklerin yönetimlerinin, meslekî dayanışma ve disiplin amacı dışına çıkmamayı kendileri için bir sınır görev olarak görmesidir.
Bu görev elbette belli ölçüde siyasete de temas eder ve ülke gerçekleri hakkında söz söylemeyi de gerektirir.
Ama soralım: Kamu parası ile siyasî parti ya da siyasî iktidar reklâmı yapmak da neyin nesi?