Olanlar ortada. Sadece kenara bakanlar göremez.
Hukuk, ayaklar altında paspas.
Demokrasi, askıda gömlek.
Müzakere kültürü, bitirilmiş kitap.
Korku karakol; denizde-karada kol geziyor.
Konuşan az sayıda insanın çevresi bönbakan bakarlarla dolu.
Bağımsız ve demokrat hukukçuları ses vermeye çağırıyoruz: Tısss.
Dindar demokrat, muhafazakâr demokrat, liberal demokrat, sosyal demokrat… fark etmez.
Demokrat iseler ve hele hukukçu iseler, sessiz kalmalarını anlayamıyoruz.
Kalpleri paslanmışların yakasından düştük.
Biliyoruz, akışkan vicdan sahipleri azdı ve hep az olacaklar.
Vicdanları katılaşmış olanların ardında da önünde de derdinde de değiliz.
Ama vicdanları pelte kıvamında kalanlara hitap etmek istiyoruz.
Oynanmamış olduğuna kimsenin emin olamadığı pembe rakamlarla “ekonomi iyi durumda, ses çıkarmaya gerek yok” diyenlerden misiniz?
Ya da milletin midesinden vurulmadıkça uyanmayacağını mı varsayıyorsunuz?
Milletin uyanması için ekonomik kriz mi bekliyorsunuz?
İnsanî kriz yetmez mi?
İman zaafı sarsmaz mı?
“Ben böyle adalete…” diyenlerin artması üzmez mi?
Sosyal bağların çözülmesi korkutmaz mı?
Neden konuşmuyorsunuz?
Zaten var olan musîbetlerimize illa başkaları da mı eklensin?
Diyorduk ki…
Geçen gün adliyede ilginç bir şeye şahit olduk.
Bir ağır ceza mahkemesinin duruşma salonunun girişinde, gün boyu …öcülerin duruşmalarını izlemiş bir bayan avukat, yanındakilere “yargıda bir şeyler değişmeye başladı, bu hayra alâmet …” diyordu.
Medeni cesaret bir medeniyet alâmetidir. Şimdi bari birileri konuşmaya başlasın artık.
Yoksa vahşi esaret ruhlarımızı da esir alacak.
Ey hukukçular uyanın. Malınıza sahip çıkın.
Madde hırsızları dolu cüzdan çalıyorlar. Şimdi ruh arsızları pelte vicdana talipler. Hele sizinkiler, onlara o kadar tatlı geliyor ki!