"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meslektaşımıza cevap

Ahmet BATTAL
17 Kasım 2019, Pazar
On Kasımlarda yaşanan “zoraki saygı duruşu” hakkında samimî Atatürkçü ve Kemalistlere sorular sorduğumuz 12 Kasım tarihli yazımıza bir başka meslektaşımızdan gelen değerlendirme şöyleydi:

“Bence yabancılar çok şaşırmış ve araştırmışlardır. Gerekçesini öğrendiklerinde de Türklerin öyle bir kurucusu var ki her ölüm yıl dönümünde insanlar saygı duruşunda bekliyor tüm Türkiye tek yürek oluyor... Her ne kadar içlerinde bu saygı duruşunu ‘put gibi durmak’ olarak görenler varsa da,  ‘...mış gibi...’ yapanlar olsa da diyorlardır Hocam.”

Biz şu cevabı yazdık: 

Değerli Mustafa Hocam,

Yazılarımıza gösterdiğiniz ilgi bendenizi mutlu ediyor. Değerlendirme ve eleştirilerinizin devamını dileyerek başlamak istiyorum.

Cevap yazmayı bilerek geciktirdim. Yazımın ve eleştirinizin soğumasını bekledim. 

Anladığım kadarıyla hızla ve yeniden Kuzey Kore’ye benzemekte olduğumuz yolundaki kanaatime tam katılmıyorsunuz. Keşke siz haklı olsanız. 

Bahsini ettiğiniz “Türklerin Kurucusu” meselesini yabancıların nasıl algıladığı gerçekten önemli. Ama asıl bizim nasıl algılamamız gerektiğini çeşitli örnekleriyle defaatle yazdım. 

Bugünkü sosyal problemlerimizin kaynağında “tutmayan inkılâplar”ın bulunduğunu düşünenlerdenim. 

Ama bizim gibiler için asıl mesele, Mustafa Kemal’in, şahsen ve yönetim tarzı itibariyle, dindışı ve hatta din karşıtı materyalist eğitim ve pozitivist/dinsiz bir nesil yetiştirme gayretlerini görme mecburiyetidir. 

Zira her durumda aşırılıklarla birlikte dine tepkiler ortaya çıkıyor ve evlâtlarımızın ahireti zarar görüyor. Bizim gibi insanların asıl derdi de zaten dünyamız değil ahiretimizdir. Ölüm ölmüyor.

Demokrasi ortak paydasında buluşabilsek ve bu sayede “muasır medeniyetler seviyesine” adalet, liyakat ve hürriyet ölçeğinde gerçekten çıkabilsek hepimiz ve dinimiz için daha iyi olmaz mı?

Siz Avrupa’yı gördünüz. Hangi “muasır medeniyet”te “tek adam”cılık var veya kaldı? Şimdi artık karizmatik liderleri tarihe ve karizmatik lider arayışını maziye bırakıp; ekipler, kitleler ve ilkeler eliyle demokrasiyi geliştirme zamanı değil midir?

Neden AB dönem başkanı altı ayda bir değişiyor? 

Neden AVRO’nun üzerinde hiç bir “büyük baş” fotoğrafı yok?

Cevap çok açık. 

Zira onlar “zaman ekip zamanıdır” ve “zaman kurallar ve kurumlar zamanıdır” prensibini keşfetmişler ve Kur’ân’ın ve aklın “meşveret et” emrini hakkıyla tatbik ediyorlar. 

Ya biz? Biz hangi araçlarla gidersek ne zaman muasırlarımıza yetişeceğiz?

Şimdilik bu kadar. Selâmlar. 

 

Okunma Sayısı: 2434
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    17.11.2019 18:28:17

    Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için,öncelikle ülkelerin;adalet,hak,hukuk,şeffaflık ve liyakat esaslarını yahut kavramlarını hedef olarak belirlemeleri ve ona göre hareket etmeleri gerekir.Peki 'Tek Adam' rejimi ve taraftarlarının böyle bir hedefi var mı sizce,bence tartışılır.

  • Abdullah

    17.11.2019 05:00:12

    Baskıcı toplumlarda ekip çalışması olamaz...orada ilkeden ziyade şahıslar vardır....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı