AKP Genelinin Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, bir TV programında, kamuya girişte yazılı sınavlarda yüksek puanlar almasına rağmen mülâkatlarda (ya da sözlü sınavlarda) elenenler meselesi ile ilgili bir soruya şöyle cevap vermiş:
“O gençleri tanımıyorum. Fakat o mülâkatlar şunun için konuldu: FETÖ sızmaları olmasın diye. PKK sızmaları, DHKP-C, DEAŞ sızmaları olmasın diye mülâkatlar koyuldu. O mülâkatlar da bir zaman sonra kaldırılacak. … Kaldırılabilir. Ama onu sayın bakanımız ve ilgili yardımcıları, uzmanları oturup tartışabilirler. Ben de biraz eğitimden anlayan birisi olarak görüşlerimi söyleyebilirim. … Bu tertemiz bir gençse, yani bir FETÖ sızması olarak öyle bir şey yoksa… Kripto FETO’ları nasıl ayıklayacağınızı sınavda nasıl bilebilirsiniz, yazılı sınavda onu ayıklayamazsınız. Görmeniz gerekiyor, konuşmanız gerekiyor.”
Dikkat ediniz, ancak görülünce ve konuşulunca anlaşılan bir “ayrıkotu”ndan bahsediliyor.
Ne soran ve ne de cevap veren, mülâkat ile sözlü sınav arasındaki farkla ilgili bir bilgi vermiyor.
Biz kendilerine yardımcı olmak için 11 Şubat 2016 tarihli “Mülâkat sözlü sınav mıdır?” başlıklı yazımızın linkini verelim:
https://www.yeniasya.com.tr/ahmet-battal/mulakat-sozlu-sinav-midir_384509
Bu konuşmayı yapan Değerli Büyüğümüzü biz yeni tanıdık.
Mutlu olduk. AKP’nin web sayfasındaki özgeçmiş bilgilerinin bir kısmı şöyle:
“Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olduktan sonra Sakarya Üniversitesi’nde Sosyoloji Bölümü’nde Yüksek Lisansı’nı bitirdi. Ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde Doktora çalışmaları yaptı. … İki kez AK Parti Milletvekilliği aday adaylığı yaptı. Yönetim ve Yatırım Danışmanlığı alanında iş görüyor.”
İki noktaya takıldık:
Programda tevazuu sebebiyle eğitimden “biraz” anladığını söylemiş olan, ama tahminimize göre elbette hayli bilgi sahibi olan Sayın Büyüğümüzün özgeçmişindeki “doktora çalışmaları yapmış” olmanın ne demek olduğunu biz tam anlayamadık.
Zira azıcık bildiğimiz kadarıyla doktora yapılır ve bitirilir ve sonunda doktor (genellikle Ph. Dr.) unvanı alınır. Ya da henüz doktora bitmemiştir, ama sürmektedir ve bu halde de “doktora öğrencisi” olunur ve özgeçmişe böyle yazılır. Veya eğitim yarım kalmıştır da öğrencinin kaydı silinmiştir, ama onu her halde özgeçmişte söylemeye gerek yoktur.
“Doktora çalışmaları” işinde, bilhassa Boğaziçi Üniversitesi’nde, başka bir modelin ve statünün olup olmadığını Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bilir. Biz buradan ilerisini bilemeyiz.
İkincisi milletvekilliği için “aday adaylığı yapma” işinin nasıl bir “iş” olduğunu da biz anlayamadık.
Ama her halde siyasetçiler bunun ne demek olduğunu iyi biliyorlardır.
Geçelim.
Gelelim sızmaları mülâkatla önleme yöntemine.
Bu sızmanın Ali Babanın zeytin çiftliğinde sızdırılan zeytinyağı ile ilgili olmadığı tahmin edilebilir.
MİT’in gayrı kanunî görev tanımında bu hususla ilgili bir bilgi olup olmadığını da biz bilemeyiz. Zira adı üzerinde, istihbarat bilgisi!
Konuşmada zikredilen FETÖ ile yine konuşmada zikredilen FETO arasındaki farkı da uzmanı bilebilir.
Seçim yaklaştı.
Devlet küfelik olmasın, bize yeter.
Sızmaları da süzmeleri de çözer.