"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Somut suçu olmayanı terörist sayamazsınız-1

Ahmet BATTAL
29 Ocak 2022, Cumartesi
Eskinin Gazi, şimdinin Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’nin ceza hukuku profesörü İzzet Özgenç geçen gün TV5’te genel olarak yargının içinde bulunduğu durum ve “…öcü” dâvâları hakkında tebriki hak eden önemli açıklamalar yaptı.

Bazı cümlelerini alıp değerlendirelim: 

“28 Şubat sürecinde bunların hepsine bir şekilde maruz kamış insanlarız, doğrudan veya dolayısıyla. Meselâ ben o zaman Tayyip Bey ile beraberdim. O zaman Tayyip Bey de bu sıkıntıları yaşıyordu. Şimdi neden aynı şeyleri yaşatıyoruz ki insanlara? Sorun burada. Kontrol bizim elimizde değil. Kontrol şu anda, açık söyleyeyim, bizim bilmediğimiz bir kişinin, kişilerin elinde. Ben, bunları açık açık, ulaştırmam gereken insanlara iletiyorum, konuşuyorum. Kimse benim bu söylediklerime itiraz etmiyor.”

Özgenç’in “kontrol kimde” sorusunun cevabı ile ilgili söyledikleri gerçekten önemli. 

Öyle anlaşılıyor ki sarayda “birileri” var ve o birilerini Erdoğan’ın eski yol ve siyaset arkadaşları bilemiyor. 

“Tek adam” rejiminin Türkiye’yi getirdiği nokta bu. Sadece bu bile parlamenter demokrasiye dönüş için yeterli sebeptir. 

“Vakıfbank Yönetim Kurulu’nda görev yapan bir eski milletvekilinin, bir uçak yolculuğunun başlangıcında Türkiye’de yaşanan hukukî sorunlarla ilgili olarak benimle sohbet etmeye başladığı sırada diğer bir milletvekilinin uçağa gelmesi üzerine hemen sohbeti kesmesi, dikkat çekicidir. Aslında pek çok insanla birebir görüşmelerimiz olduğunda… Bakın bütün bu eleştirilerime rağmen ben, çok kişiyle bir arada olabiliyorum. Bir arada olduğumuzda konuşabiliyoruz. Konuştuğumuzda söylediğim hususlara bir eleştiri gelmiyor; ama bu insanlar, bu konuşulanların, yapılan yanlışların farkında olmalarına rağmen, sesleri çıkmıyor.” 

Özgenç’e göre bunun en önemli sebebi, bu kişilerin bir şekilde elde ettiği statüleri veya menfaatleri kaybetmekten korkması.

Bizce bu korku Yargıtay ve Danıştay üyesi yüksek hâkimlerde ve hatta Anayasa Mahkemesi üyelerinde dahi var. 

“Yanlışı dile getirmek zorundayız. Yanlışı dile getirmek, birine düşman olmak anlamına gelmiyor. Ben, kişilerin düşmanı değilim; ben, yanlışın düşmanıyım. Yanlışı dile getirmek zorundayım. Ben, bu kanunların yazımında görev yapmış bir insan olarak, bu kanunların uygulanması sürecinde yapılan yanlışları dile getirme konusunda kendimi görevli addediyorum, kendimi sorumlu addediyorum.”

Özgenç bu ifadeleriyle bu kanunların hazırlanmasında emeği geçmiş diğer ceza hukuku profesörlerine de en önemli görevlerini hatırlatmış oluyor. 

Gerçekten, o sessiz profesörlerin, açık kanuna aykırılıklarla ortaya konulan adaletsizliklere ve zulümlere susmak suretiyle yaptıkları katkı da bir gün sorgulanacaktır. 

Yarın devam edelim.

Okunma Sayısı: 3763
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Tunçer

    29.1.2022 16:21:23

    Bence bu durum sadece makam ve konumlarını koruma endişesiyle izah edilemez... Daha başka sebepler aranmalıdır. Mesela bazıları hakkında dosyalar tanzim edilmiş olabilir. Veya haklarında deliller buluncaya kadar delilleri karartmasınlar diye tutuklanabilirler. Kendileri veya yakınları faili meçhul olabilir. Geçmişte bu ülkede bunlar çokça yaşandığına göre korkmaları anlaşılabilir.

  • S.topuz

    29.1.2022 10:07:39

    Bu korku sadece ikbal veya makam,mevki,maaşından mahrumiyet de değil; bu korku çok derin bir korku. Bu mesele, görünmeyen,perde gerisindeki gizli,derin ve münafık GÜCÜN her türlü tehdit ve tehlikeli icraatları,.işleri,cürümleri işleyebileceği KORKUSU veya gizli, belkide aşıkar tehdidleri sebebiyle gereken tepki ve itirazlar yapılamıyor! Can derdi,çoluk çocuğun perişan olma endşesi ve KORKUSU bu insanları KABUS gibi sardığındandır tahmin ediyorum! Yoksa bu kadar bariz ve açık Hukuksuzluklara ve haksızlıklara, bu değerli bilim insanları,amirler,memurlar,hukukçular ve SİYASILER mutlaka bir tepki verirlerdi.Vicdanlar bu kadar da sükut etmiş olamaz bre. Ama" korkunun ölüme faydası yok" meal esef. Onun için bir an evvel bu KABUSTAN uyanmalı ve gerekenler acilen yapılmalı! Yoksa bu gidişat bir asır daha devam edebilir! Allah muhafaza etsin. Amiiin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı