Hukuk ve hayat ders kitaplarında yangının içinde kalan baygın iki yaralıdan hangisinin önce kurtarılması gerektiği hususunda çetrefiller bulunur. “Baban mazidir, mazi zaten geçti, sen evladını kurtar ki geleceğini düşünmüş olasın” denir. Doğru tercih olup olmadığı elbette tartışılabilir. 

AKMHP’de seçim telaşesi yangın telaşesi gibi.

AKMHP iktidarının ve ardından partinin çatısı yıkılmadan önce bu yangında ilk kurtarılacak kişi ya da kişiler kimlerdir?

Erdoğan iktidarının “ölümüne” müdafaacısı durumundaki bazı siyasetçi ve bürokratlara göre bu yangında ilk kurtarılacak kişi Erdoğan’dır. 

Bu bir siyasetçi için doğru bir tercihtir. Saygı duyulur ve hatta hürmet de edilir. 

Ama bu doğru tercihi yaparken yanlışa ve yangına düşülme riski de vardır. 

Bunlardan biri geçen gün yaşandı. Cumhurbaşkanının sözcüsü İbrahim Kalın siyasi yangın telaşesinde yanlış üstüne yanlış yaptı.

Balıklı Rum Hastanesinde çıkan yangının söndürülmesi ile ilgili olarak “Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla olaya müdahale edildi” dedi. 

Basında yer yerinden oynadı. Bu söz birçok yönden “haklı olarak” eleştirildi.

Zira bir yangına “müdahale etme” işinin muhatabı belli: İtfaiye teşkilatı. 

Ne zaman müdahale edeceği belli: Yangını haber alır almaz. 

İtfaiye amirlerinin “bu yangın benim yetki ya da ilgi alanımda mı” ve benzeri herhangi bir tereddüt yaşamaları halinde tereddüt giderici talimatı kimden alacakları belli: Bağlı oldukları belediye yönetiminden. 

Bu olayda yangının çıktığı yer bir hastane. Azınlıkların kendi tedavileri için kurdukları bir vakıf hastane.

Yangın çıkınca hastane yöneticileri itfaiyenin yardımını reddetmişler de bu redde rağmen cumhurbaşkanı tarafından bir talimat mı verilmiş? Öyle ise talimatı neden cumhurbaşkanı vermiş?  

Yangının çıktığı yer mesela büyükelçilik gibi “yabancı toprağı sayılan” ve dolayısıyla müdahale için ancak uluslararası hukukun kurallarının işletilebileceği bir yer midir ki bu kapsamda itfaiye amirinin ya da belediye başkanının talimatı yeterli gelmesin ve ancak cumhurbaşkanının kararı ve talimatı gerekiyor olsun? 

Böyle bir durum ve gerekçe de yok.

O halde Sayın Kalın’ın böyle bir “sıradan yangın” olayında –“sıradanlık” yanlış anlaşılmasın- cumhurbaşkanının “talimatlandırma” yaptığını söylemesi ne anlama gelebilir.

Telaştandır telaştan…

O halde alnına yazalım: Yangında ilk kurtarılacak…