"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zalimlerin zalim oyunu: Satranç

Ahmet BATTAL
07 Mart 2020, Cumartesi
Dünkü yazımızda Fatih ya da Yavuz olmanın kişiyi asıl hesap gününde hesaptan korumayacağı gibi yaptığı hayırlı icraatın da kişinin hesabını kolaylaştırmaya yetmeyebileceğini yazdık.

Pederşahî sistemin ve padişahlığın en önemli riski, âlimden cahil ve cahilden âlim doğabileceğini ya da âdilden zalim ve zalimden de âdil doğabileceğini kabul etmeyen bir sistem olması. 

Her şeyi kendisi için feda ettiren bir devlet masum olamaz. 

Masum fertleri devlet için feda eden bir sistem de âdil bir sistem olamaz. 

Siyaset satrancı denilen bu oyunda çok zulümlere çok kapılar açılır. İradesi sorulmadan, rızası alınmadan çok piyonlar ve çok askerler feda edilir. 

Aynı kural elbette uluslar arası alanda da geçerlidir. Hatta taraflar arasında bir hakem bulmak zor olduğundan devletler arası sistemde hakkın kuvvete feda edilmesi durumu fazlasıyla geçerlidir denilebilir. 

Buna birileri diplomasî satrancı der. 

Doğru olabilir, ama bir şartla. İki taraflı değil beş, on ve hatta yirmi oyunculu bir satranç düşünelim. 

Ve her oyuncunun elinde kendi piyonları da var, fili de … şahı da. 

Ve elbette herkes kendi şahının hatırı için piyonunu da kalesini de bayrağını da ahiretini de feda ediyor. Feda edilemeyen tek şey şah ya da padişah ya da vazgeçilmez tek adam. 

Aslında saraylarda birinci adamlar, daima arkasını kollamak zorunda olan bir zavallıdır. Zira o bir saray ehlisinin (ahalisinin) içine doğmuştur, başından itibaren onların oyuncağı olarak büyümüştür ve ölünceye kadar da öyle kalacaktır. 

Yani şah için her şeyi feda edenler aslında şahın ipini tutan saray ahalisidir. 

Şahlar sık sık suikaste kurban gider. Saray ahalisi ise hep yaşar. “Kral öldü, yaşasın yeni kral” diyerek. 

Satranç bu yüzden zalim bir oyundur. 

Satrancı zalimler oynar. Kendisini âdil zannederek satranç oynamaya devam edenler de vardır elbet, ama bizce onlar henüz ne oynadıklarının farkında olmayanlardır. 

Biliyoruz bu yazıdaki iddialarımız çoğunuza ağır gelecek. İtirazlar yükselecek.

Satranç kafa çalıştırıyormuş… Adaleti çalıştırmadıktan sonra ne önemi var.

Taktik öğretiyormuş… Taktik maktik yok, bam bam bam! 

Okunma Sayısı: 3175
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Murathan

    7.3.2020 13:07:10

    Satrancın zalim bir oyun olduğu düşüncesi biraz abartılmış bir fikre benziyor. Bediüzzamanın "zalimlerin satranç oyunları" sözünden destek alan bir fikirse bu yaklaşım; zalim olmayanların da satranç oyunlarını düşündüğümüzde zalim olanın satranç olmadığı ortaya çıkar. Her oyun bir mücadele içerir ve bu mücadele içeriği o oyunu zalim yapmaz...

  • emre

    7.3.2020 12:32:46

    Ne harika tespitler.

  • Oğuz yiğiter

    7.3.2020 09:58:55

    Tebrikler, dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı