"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akademide kaliteye dönüş...

Ahmet BATTAL
29 Temmuz 2025, Salı
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), başta hukuk fakülteleri olmak üzere bazı fakültelerin öğrenci kontenjanlarını düşürme kararı almış.

Sadece bu örnek bile “akademide sayıdan kaliteye dönüş başladı mı” dediriyor.

Cevabı zamanla netleşecektir. 

İnşallah hep söylenen ve beklenen olur. 

Sayı çokluğuyla kalite düşmesi arasında ilişki var mıdır?

Yani meselâ günde yüz adet ürettiğiniz bir ürünün kalite ortalaması yetmiş puan iken aynı ürünü günde bin adet ürettiğinizde kalite yetmiş puanın altına düşer mi?

Hammadde girdisi aynı ise ve üretim süreçlerinde kötü yönde değişiklik olmamışsa hayır. 

Ama herkes bilir ki yüzden bine çıkan, bir hırs gösteriyor olabilir. Hırs ise kaliteyi düşürür. 

Ya da yılda yüz öğrenciyi yetiştiren ve ortalama çıktı kalitesini yetmiş puan olarak ölçen bir fakülte, iki yüz öğrenci yetiştirdiğinde çıktı kalitesi yine yetmiş olabilir. 

Eğitici, materyal ve girdi kalitesi yani öğrenci yeterlilikleri aynı ise başka bir sonuç beklenmez ki. 

Ama öyle olmadı ve olmuyor.

Son yirmi otuz senedir bütün eğitim kademelerinde sınıflaşma oranlarındaki artış kalitedeki azalmayla at başı gidiyor. 

Akademisyen sayısı da hızla artıyor. Doktora ve doçentlik unvanı dağıtma işini neredeyse seri imalata bağlamış durumdayız. 

Bahanesi de şuydu: “Anadolu çocuklarının önü yıllarca kesildi, şimdi ‘bizim iktidarımızda’ bu yolu onlara da açmalıyız!” 

Açtınız da ne oldu? Kalite kontrol mekanizmasını düşünen bile yok. 

O kadar ki kadro bulamayan ya da işsiz kalan doçentler ve profesörler var.  

Yani aynı çokluk sıkıntısı akademisyen artışında da baş gösteriyor. Sayı artışıyla birlikte kalitenin hızla düştüğünü genellikle herkes kabul ediyor. 

Sebepleri çeşitlidir: 

1982’de on beş yirmi üniversiteye göre kurulmuş olan bir Yükseköğretim Kurulu ve Üniversitelerarası Kurul, aynı yapıyla iki yüzden fazla üniversiteli bir sistemi koordine etmeye ve hatta –gerekmediği halde- yönetmeye çalışıyor. YÖK Denetim Kurulu da aynı şekilde.  

Akademisyenlerin çoğu, ideolojik sebeplerle, üretmekten çok yönetme meraklısı.

Yarışma mekanizmaları eksik ve olanlar da sağlıklı işlemiyor.

Böylece sayıca çokluk kalitede tavizi beraberinde getiriyor.

***

Mehmet Altunkaya isimli eski profesörün yaşadıkları ve akademiye yaşattıkları, bu bağlamda da önemli bir ibret vesikasıdır. 

Doçentken hukuk fakültesinde yönetici oluyor. Profesör oluyor. Dekan oluyor. Rektör yardımcısı oluyor. Etik Kurul üyesi ve başkanı oluyor. “…öcü”leri üniversiteden temizleme kurulunun başkanı oluyor. Hâkimler ve Savcılar Kuruluna aday dahi oluyor. Oluyor da oluyor…

Aslında hak etmediği halde sahte ya da hileli yayınlarla profesör olduğu yolundaki bir ihbar üzerine hakkında soruşturma başlatılıyor.

Savunmasında, idarî görevlerindeki hız ve yoğunluk sebebiyle profesörlük başvurusunda bazı hatalar yaptığını kabul ediyor. 

Ama savunması ilgili heyetlere yeterli gelmiyor ve profesörlük unvanı geri alınıyor. Web sayfasındaki bilgiler de –galiba biraz da bu sebeple- oldukça garip ve çelişkili. 

***

Muhtemelen davaları devam ediyordur. Haklı ya da haksız demek bizim işimiz değil. 

Biz bu tür örnekler üzerinden bir neticeye gidiyor ve götürüyoruz. 

Öyle görünüyor ki eğitim konusunda beddua almış bir milletimiz ve devletimiz var. Ve o “put düşmanları”nın bedduası ancak putlar kırılınca kalkacak.

Okunma Sayısı: 600
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı