Benim ülkemde dertler derya gibi, ızdıraplar çığdan beter. Kiminin ekmeği elinden alınmış, kiminin hürriyeti. Kimi cebinin derdinde, kimi memleketinin. Kimine bir nefes çok görülür, kimine bir çift söz. Kiminin darağaçlarında açar çiçekleri, kiminin meçhul mezarında. Kimi hain olur, kovulur; kimi tahtnişindir, övülür.
Benim ülkemde köksüzlük modadır, çıtkırıldımlık meslek. Özümü arar dururum, ağlar ağlar dururum. Eşikte kalmışlardanım; ne sağdayım, ne solda; ne şarktayım ne garpta. Gezer gezer dururum.
Benim ülkemde birbirine düşmandır renkler. Siyah beyaza düşman, kızıl yeşile. Renklerle kurulur düzenler, renklere göre sistemler. Ya rengini belli eder sürülürsün, ya renkten renge girer büzülürsün; el etek öper güdülürsün.
Benim ülkemde kudret güçtedir, kuvvet apolette. Kimi darbe yapar alkışlanır, kimi “özgürlük” der pataklanır. Ya gözünü yumar yaşarsın, ya açar gözünü kaçarsın. Adalet yerlerde, vicdanın sızlar her yerde. Bir şeyler yapmayagör; vicdanın hava parası sorulur, vicdanlara prangalar vurulur.
Benim ülkemde hürriyet âşıkları yaşar, hürriyet aşkı bendlere sığmaz, taşar. Kiminin boynunda yağlı bir urgan, kiminin elindedir ferman. Kimine gecikmeli itibar sunulur, kiminin mezarına yasak konulur.
Benim ülkemde ağırdır bedeller. Kimine can, kimine kan… Bedeller ülkesindenim; bedel ödenir söze de hürriyete de; ekmeğe bedel öder gibi. “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” der kimileri, zilleti kovar adından, yanından; kimileri postal parlatmada; dâvetkârdır zulme utanmadan, sıkılmadan.
Benim ülkemde çoktur bahaneler; adamsendeciler, bananeciler, işini bilirler… Önce devlet sonra insan… Devlet de benim adalet de der kimileri; “şak şak şak!”, alkışlanır bu sözler, kulun kulluğuna hazır birileri. “Yeter söz milletin” der birileri, çıkar meydana; kimileri susturulur, kimileri pusturulur; kirli eller vicdana uzanır.
Benim ülkemde yine seçimler var. Hedef 2023, bir türküdür gidiyor. Yeni düzen kurulur, yine eski korunur. Kimileri savcılığa soyunur, kimileri avukat olur. Ya eski hamama yeni tas, ya eski hamam eski tas.
Düzeni değiştirmeye hevesli adayım! Yeni istiklal savaşının şanlı kahramanı! Despotizmin despotlarına, emrivakicilerin emri vakilerine, ben yaptım olduculara, ben ne dersem o olurculara, kendinde bir hikmet arayanlara, kendilerini üstün addedenlere aldırmadan, dört bir yandan gelen dayatmalara eğilip bükülmeden doğruluğun mücadelesini verebilecek misin? Adaleti gözeten bir hukuk anlayışının takipçisi olabilecek misin? Yasakların boğduğu, olmazların ezdiği, ‘ya bendensin ya yoksun’ların bezdirdiği bir ülkede, hürriyet rüzgârının hangi yönden geldiğine, nereden estiğine aldırmadan hakperest kalabilecek misin, hürriyet savaşının gönüllü askeri olabilecek misin? İktidarın cezbesine kapılmadan, güç ve kudretin dayatmasına aldırmadan insanlığı kazanma kavgasını verebilecek misin? Hakikat güneşinin parlayabilmesi için doğru olabilmeyi, insan onuru ve haysiyeti için insanca kalabilmeyi becerebilecek misin? Yoksa üç günlük dünyanın üç kuruşluk menfaati için; ağalarının, beylerinin ve paşalarının sözcülüğünü yapan, ilkesel olmaktan gocunup işine geldiğince davranan ölü canlardan mı olacaksın, haybeden seçilmişlerden mi sayılacaksın? Hak ve hakikatin tezahürü ve özgürlüklerin kazanımları yolunda dokunulamazlara dokunabilecek, üstünlerin düzenine ‘dur!’ diyebilecek, adaletin temsilcisi olabilecek  misin? Ağababaların hizmetkârlığını, tabuların koruyuculuğunu bırakıp yalnız ve yalnız insanlığınla var olabilecek misin? Hakperestliğinle kendinden söz ettirebilecek misin? Vicdanların sesini yansıtan gerçek demokratlığın mührünü yaşadığın yerlere vurabilecek misin? İyi düşün dostum! Figüranlıksa işin, ‘figüran demokratlık’sa mesleğin; uğraştırma bizi. Sana uğurlar olsun! Ayrılıyor yolumuz.