"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fırsatçılık ve zararları

Rafet Özcan
25 Temmuz 2025, Cuma
Zor zamanlar, insan karakterinin en çıplak haliyle ortaya çıktığı dönemlerdir. Bir yerde afet olur, bir başka yerde kriz...

Kimileri bu sıkıntıları paylaşmak, elinden gelen yardımı sunmak için seferber olur. Kimileri ise bu zorlukları kendi menfaati için bir kazanç kapısına çevirir. İşte bu davranışın adı fırsatçılıktır. Fırsatçılık, insanın sadece ekonomik değil, ahlâkî iflasını da ilan ettiği bir tutumdur. Bugün marketlerde fiyat etiketlerinin sık sık değişmesinin, kira bedellerinin uçup gitmesinin, hatta kimi meslek erbabının olağanüstü durumları bahane ederek ücretlerini katlamasının altında bu zihniyet yatmaktadır.

Oysa toplum dediğimiz şey, bireylerin birbirine karşı duyduğu güvenle ayakta durur. Fırsatçılık bu güveni kemiren bir kurt gibidir. Güvenin olmadığı yerde ise dayanışma, merhamet ve adalet barınamaz. Fırsatçının kazancı kısa süreli olabilir ama toplumun kaybı çok büyüktür.

İnancımız bize kazancı helâl yollarla, emeğimizin karşılığı olarak aramamızı öğütler. Peygamber Efendimiz (asm), “Toplumun ihtiyaç duyduğu bir malı stoklayarak fiyatını yükselten kişi Allah’ın ve meleklerin lanetine uğrar” buyurmuştur. Bu açık bir uyarıdır.

Unutmayalım ki, her kriz bir imtihandır. Kimimiz bu imtihanda insanlığımızı yüceltiriz, kimimiz ise kısa vadeli menfaatler uğruna uzun vadeli kayıplar yaşarız. Bediüzzamanın eserlerinde belirttiği gibi, toplum hayatında zenginlerle fakirler arasında uyumlu bir denge oluşursa, toplumda barış ve huzur topluca yaşanmaya başlar. Eğer bu denge kurulmazsa toplum hayatı huzursuzluk ve kargaşadan kurtulamaz.

Faiz zenginler sınıfını fakirlere karşı zulme, merhametsizliğe ve ahlâksızlığa itmiştir. Çünkü zenginler, fakirlere ihtiyaç duydukları desteği faiz karşılığında veriyorlar.

Oysa bu ahlâksızlıktır, fırsatçılıktır, insafsızlıktır, merhametsizliktir, zulümdür, haksızlıktır.

Borç ya bire bir geri ödenmek üzere verilmeli, ya da bir kısmı veya mümkünse tamamı bağışlanmalıdır. Bu durumda borç veren kimsenin malî kaybını Cenâb-ı Hakk’ın karşılayacağı Kur’ân’da müjdelenmiştir.

Kur’ân buyurmuştur ki: “Malını Allah rızası için harcayıp da Allah’a güzel bir borç verecek kim var? İşte onun karşılığını Allah kat kat verecektir. Rızkı kısan da, bollaştıran da Allah’tır. Hepinizin dönüşü O’nadır.” 

Okunma Sayısı: 614
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Salih baş

    25.7.2025 18:05:19

    Türkiye'de bankacılık sistemi bir tuhaf hazine bankalara parayı veriyor sonra onlardan yüksek faizle iç borç alıyor acayip

  • Salih baş

    25.7.2025 06:30:24

    Devlet bankaları ve sivil toplum kuruluşları döviz üzerinden veya altın üzerinden uzun süreli borç verebilirler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı