Buna zemin hazırlayan, Bediüzzaman’ın şu ifade ve tesbitidir: “Avrupa ikidir. Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa... Belki, felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiâtını mehâsin zannederek beşeri sefâhete ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa”dır.1
AB, “insan hak, hürriyetleri, adalet ve refah medeniyeti projesidir.” Yani, Üstadımızın tabiriyle, “Birinci Avrupa”dır.
Fethin sembolü Ayasofya mabed olarak inşa edildi, 481 yılı cami olmak üzere devam etti… Bundan sonra da mabed olarak ilelebet devam edecek inşaallah.
Böylece Fatih Sultan Mehmed şu vasiyeti yerine getirilmiş oldu: Bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın...”
Ayasofya 1 Şubat 1934’ten bu yana müze olarak kullanılıyordu.
Ayasofya Camii, 19 Şubat 1936 tarihli tapu senedine göre Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına “Ayasofya’yı Cami-i Şerifi” olarak kayıtlıdır.”
Yeni Asya’nın kuruluşundan günümüze takipçisi olduğu Ayasofya’nın müzeden aslı camiye çevrilmesinde Demokratlardan günümüze emeği geçen herkese binler tebrikler, teşekkürler.
Dipnotlar:
1-Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 119.