Bir araştırmaya göre muhataplarımızı ikna, yüzde 7 söz, yüzde 38 hareketlerimiz, ses tonumuz, geri kalan yüzde 55’i ise tamamen görüntümüze bağlı.
Yani, lisan-ı kal yüzde 7, lisan-ı hal yüzde 93!
Hal dili, yâni yaşamak, kal dilinden, sözden daha etkilidir.
Eğitim ve terbiye metodunda da önemli bir prensiptir bu. Başkalarına güzel örnek olmak, onların kurtuluşuna vesile olmak, tebliğ ve irşadın en önemli unsurudur.
“Lisan-ı hal, lisan-ı kalden daha kuvvetli ve tesirli konuşuyor.” 1
Buna beden dili de diyebiliriz.
Anlatmaktan ziyade yaşamak!..
Yapılan bir başka araştırmaya göre öğrenciler:
● Okuduklarının yüzde 10’unu;
● İşittiklerinin yüzde 26’sını;
● Gördüklerinin yüzde 30’unu;
● Görüp işittiklerinin yüzde 50’sini;
● Söylediklerinin yüzde 70’ini;
● Yaptıkları şeyler mevzularında söylediklerinin yüzde 90’ını akıllarında tutuyor.
Tabiî ki, resmen olmazsa da devamlı okuyup kendisini geliştirmeye çalışanlar da öğrencidir!
Başta Peygamberimizi (asm) yüzünü, ahlâkını ve yaşayışını görenler, “Bu yüzde hile olmaz, bu en güzel ahlâk” diyerek hidâyete eriyordu.
Kezâ Sahabîlerin yaşayışı, müceddidlerin, müçtehidlerin, şeyhlerin örnek hayatları; binlerce, on binlerce insanın İslâmiyete girmesine sebep olmuştur.
Bediüzzaman, herkesin ümitsizliğe düştüğü bir zamanda, aydınlık ufuklar çizerek ve müjdeler vererek bunun önemine dikkat çeker:
Eğer biz İslâm ahlâkının ve imân hakikatlerinin mükemmelliklerini fiillerimizle açıklasak, sair dinlerin tâbîleri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küré-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehalet edecekler. 2
Ses var, görüntü, yani yaşamak yoksa, pratik hayata geçmemişse, değil etki, ters tepki de yapabilir.
Buradan çıkan sonuç şudur: Önce kendimi sorgulamalıyım. Zirâ, Risale-i Nur mesleğinde evvelâ kendini muhatap alıp, nefsini terbiye etmek asıldır.
Şu halde, İslâm ahlâkının güzelliklerini yansıtmamak, perde olup sapıtmalara sebep olmak değil midir? Bu vebalin faturasını nasıl ödeyebiliriz ki!
Dipnotlar:
1- Şuâlar, Yeni Asya Neşriyat, s. 273. 2- Said Nursî, Tarihçe-i Hayatı, s. 80.