"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ermenilerle barış nasıl sağlanabilir?

Ali FERŞADOĞLU
01 Mayıs 2021, Cumartesi
Ermeniler veya başkalarıyla barışta ne fayda var? Evvelâ, Bediüzzaman’ın vecizeleştirdiği, “Aslâh tarik musalâhadır” hakikati yaşanır. (Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfî, Enstitü / internet, s. 37)

Aslâh ne demektir? Kişi için iyi, faydalı, en uygun, en faydalı ve en iyi olan şey demektir.  

Musalaha ise, barış için anlaşma, uzlaşma, demektir. Yani, en iyi yol, en uygun yol, en elverişli yol, daha iyi yol, en üstün yol, en kısa ve en faydalı yol barıştır.  

Zira, barış zamanında akıllar, kalbler, dimağ, zihinler, zekâlar, himmetler, gayretler, çalışmalar, imkânlar çalışmaya, ilerlemeye, terakkiye yatırılır. Savaş ortamında ise düşmanlığa, kine, nefrete, öfkeye ve silâha!  

Hudeybiye Antlaşması’ndan önce Müslümanlarla müşrikler devamlı savaş halindeydi. Hayat zor, sıkıntılı, gergin ve insanlar bezgindi. Muahede yapıldı, Müslümanlar gerginlik ortamından çıktı, rahatladı ve bütün enerjisini tebliğ ve irşada ayırdı ve kısa zamanda da önce gönüller, ardından Mekke fethedildi. 

Ancak, barış şartlarında ve kabul tarzında da Bediüzzaman çok hassastır: “Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi (millî şeref ve haysiyyetini) muhafaza ederek, musalâha elini uzatmaktır.” Yani, barış, mütezellilâne, zelil olarak, alçalarak, Müslümanlığın izzetini muhafaza etmeyerek yapılmamalı. Millî şeref ve haysiyyetini, üstünlüğünü, değerini koruyarak barış yapılmalıdır.  

Bediüzzaman, Ermenilerin dünyada söz sahibi olmalarının ve Müslümanların ise daima ezik ve mağlûp duruma düşmelerinin psiko-sosyal yapılarını da tahlil edip şöyle ortaya koyar: “Hem de onlar uyanmışlar; siz uykudasınız, rüya görüyorsunuz. Hem de fikr-i milliyette müttefik ve kavîdirler (millet için fedakârlıkta güçlüdürler); siz ihtilâfla şimdilik boşsunuz, hem de galebe etmek istiyorsunuz.” (Age) 

Barışı nasıl sağlarız; kendimizi dünyaya nasıl anlatırız? Bunların da yolunu gösteriyor Bediüzzaman: “Onlar sizi mağlûp ettiği silâh ile, yani akıl ile, fikr-i milliyetle, meyl-i terakkî ile, temayül-ü adalet ile mağlûp edebilirsiniz. Bence şimdi kılıç vuran, o kılıcın aksi döner, yetimlerine dokunur. Şimdi galebe kılıç ile değildir. Kılıç olmalı, lâkin aklın elinde…” (E.S.D.E., Münâzarât, s. 183) 

Okunma Sayısı: 1255
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    1.5.2021 12:22:59

    Duyguların en üst seviyede olduğu aklın ve muhkemenin devre dışı kaldığı, karşılıklı düşmanlığın en üst seviyede seyr ettiği öyle bir zamanda, Bediüzzaman'ın “Hem de onlar uyanmışlar; siz uykudasınız, rüya görüyorsunuz. Hem de fikr-i milliyette müttefik ve kavîdirler (millet için fedakârlıkta güçlüdürler); siz ihtilâfla şimdilik boşsunuz, hem de galebe etmek istiyorsunuz.” (Age) diyerek hakikatı her zaman ve şartta söylemesi gerçekten takdira şayan ve nazarları üstüne çevirmeyi hak eden bir davranış.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı