"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Kesin dönüş” yapmayacaklar bu yazıyı dikkate almasın!

Ali FERŞADOĞLU
08 Şubat 2022, Salı
Size gelen misafirin şöyle şartlar ileri sürdüğünü düşününüz: “Etli yemekler, her çeşit meşrubat isterim. Manzaralı odada oturup-yatarım. İstediğim zaman mutlaka dalarım!..”

Böyle bir misafire ne dersiniz? Misafirliğin adâbı “ev sahibine” tabi olmak değil mi? “Misafir, ev sahibinin kuzusu” olduğuna göre, ev sahibi misafirini nerede ve nasıl isterse öyle ağırlar. Hatta misafirlikte şöyle fıkhî-hukukî bir kural da var: Ev sahibi, misafire, “Şu eşyaya dokunma!” der, o da dokunur; kırarsa tazmin etmek zorunda! Evet, misafir, istediği odalara giremez!  

İnsan “Rahman-ı Rahimin aziz bir misafiridir.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 187) “Dünya bir misafirhânedir. İnsan ise, onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir… (Sözler, s. 241)  

Dünyanın da misafirhane olduğu kesin: “Her günde otuz bin (bugün 300-500 bin) şahit, cenazeleriyle hükmünü imza ediyorlar ve o dâvâya şehadet ediyorlar.” (Mektubat, s. 424) 

“Madem dünya bir misafirhanedir.” (Mektubat, s. 80) Biz de misafiriz. Misafirhane Sahibi Rezzak-ı Kerîm önümüze ne koymuşsa onu yemek, içmek; neyi yasaklamışsa onlardan kaçınmak, nereye girme demişse oraya girmemek zorundayız. Zira, misafirhanenin sahibi O’dur.  

“Öyle ise onu yapan Mihmandâr-ı Kerîmin izni dairesinde ye, iç, şük- ret; kanunu dairesinde işle, hareket et. Sonra arkana bakma, çık, git; herzekârâne fuzûlî bir sûrette karışma. Senden ayrılan ve sana âit olmayan şeylerle mânâsız uğraşma ve geçici işlerine bağlanıp boğulma” (Sözler, s. 180) 

Şunu da herkes teslim eder: Kişi misafir olduğu yere yatırım yapmaz! Almancıların ilk kuşağı, bütün yatırımlarını Türkiye’ye yaptı. Çünkü, “Kesinlikle döneceğiz!” diyorlardı. Sonraki kuşaklar yatırımlarını Almanya’ya yaptılar. Zira, “Kesinlikle dönmeyeceğiz!” diyorlar. Mantıklı değil mi? Vatan-ı aslimiz olan ahiret yurduna kesin dönüş yapacağımıza göre, bütün yatırımlarımızı dünyaya yapmak akıllılık mı? 

“Sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği birşeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyleyse, aziz olarak çıkmaya çalış.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 101) Kesin dönüş yapmayacaklar bu yazıyı dikkate almasın! 

Okunma Sayısı: 2918
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • nabi

    8.2.2022 21:27:13

    Tebrikler Ali hocam .Muhtevası güzel bir yazı olmuş. Cenab-ı Mevlam bizleri bu manaları hakkıyla idrak edip ders alıp hayatına tatbik eden bahtiyar kullarına ilhak eylesin Amin.Selam ve dua ile.

  • YAHYA YILDIZ

    8.2.2022 14:39:09

    Oldukça güzel ve harika bir makale olmuş. Devamını beklemek ümit ve temennisiyle Rabbim ebeden ve daimen razı olsun.

  • Cenk Çalık

    8.2.2022 11:37:30

    Bu formattaki yazılar çok tesirli. Önce herkesin kabul ettiği bir durum nazara verilir. Ardından tümevarım metodu kullanılarak ve ilgili Risale-i Nur pasajıyla asıl verilmek istenen mesaj verilir. Hem aklı, mantiki hassalerde tatmin olur hem de tebliğ açısından son derce faydalı diye düşünüyorum. Tebrik ediyor, bu minvaldeki yazılarınıza devam etmenizi istirham ederiz.

  • Akhisar

    8.2.2022 11:31:47

    Enfes bir yazı.Allah razı olsun.

  • A. Ferşadoğlu

    8.2.2022 00:10:46

    İlk paragrafın son cümlesi, "İstediğim zaman MUTFAĞA dalarım!..” şeklinde olacaktı...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı