Kutlular Ağabeyi, 1978 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’ne giriş mülakatına hazırlanmak için katıldığımız kursların sonunda bir kez daha ziyaret etmiştik.
Ve ennihayet 1979-1980 eğitim yılından başlayarak mezun olana kadar onun yönetimindeki dershanelerde kaldık ve derslerinin müdavimi idik. Cağaloğlu’ndaki gazete binasında verdiği imani, içtimai/siyasi meslek ve meşrep derslerine katıldık, hemen her hafta. Pazar gününü iple çekerdik. Ve gözümüzü kırpmadan dinlerdik. Daha doğrusu kendisini dinletirdi.
Çok akıcı, etkileyici ve dolu dolu dersler yapardı. Ve bilhassa Münazarat’tan, Hutbe-i Şamiye’den, Lahikalardan, vs.
Risale-i Nur’un meslek ve meşrebine sadık binlerce talebe yetiştirmişti. Biz de onun rahle-i tedrisinden geçtik. 44 yıllık dava arkadaşlığından çok bahtiyarım.
En ziyade meftun olduğum özelliği özellikle darbeler döneminde, “iman-Kur’an davası için, hak ve hürriyetler için verdiği cesur, korkusuz, tavizsiz, sadakatli ve istikametli duruşu” ve mücadelesiydi.
Herkesin, bilhassa dershanelerde kalan talebelerin-özel işleri dahil-her meselesiyle ilgileniyordu. Sadece İstanbul değil, Türkiye, Avrupa, Avustralya, Asya, Amerika, Afrika’daki hizmet erleriyle ilgilenirdi. Aralarındaki problemleri çözüyor, meseleleri hallediyor, uzlaştırıyordu.
Hatta sağ basın ve sair cemaatlerarası meselelerde de öncülük ediyordu…
Bütün hizmetleri bir yana, ben, Yeni Asya, Nur Hareketi’nin diğer grupları ve bütün cemaatler ona birkaç hususta “medyun-u şükranız:
İhtilal, darbe, inkıraz, kapatma, mahkeme, nezaret, şiddetli maddi-manevi baskılara rağmen, şahs-ı maneviye dayanarak Yeni Asya’yı “ifsat, dinsizlik, ahlaksızlık, zındıka, mason, Kemalist/darbeci ve çıkarcı çevrelerin” zihniyetine boyun eğdirtmemiş, birlikte çalıştırmayı kabul etmemiş, onlarla işbirliğine gitmemiştir!
Maddi menfaat veya manevi itibarı için yayın yapmayan Yeni Asya’nın başında idi. Kapatılmayı bile göze alır. Diğer dindar grupları 12 Eylül’le uzlaştıkları için eleştiren Ruşen Çakır “Hiç direnmediler. Bu konuda tek istisna Yeni Asya cemaati. Anayasaya karşı çıktı diye canına okudular. O dönem işbirliği yapsaydı, bugün önde görünen hareketlerden olabilirdi" dedi. (Ruşen Çakır, Yeni Asya, 9 Şubat 2016.)
Yine aynı çevrelerin maddi-manevi baskılarına maruz kaldığı halde şahs-ı maneviye ve cemaate dayanarak Yeni Asya’yı, “siyasal dinci/dindar siyasalcı ve dinini siyasete, dünyaya alet” edenlerin peşine takmamıştır.
Bugün de şahs-ı manevinin himmetiyle Yeni Asya’nın “zikzaksız, tavizsiz, cesur, sebat, metanet, sadakat ve istikametle” hakkı müdafaa, gerçekleri söylemeye devam etmesinde Kutlular ağabeyin payı büyük.
Herkesin sindiği, korktuğu, çekindiği dönemlerde hak ve hürriyetleri müdafaa ederek, sonu hapis dahi olsa gerçekleri pervasızca söyleyerek, dik durarak nümüne-i imtisal ve dayanak noktası olmuştur! Allah rahmet eylesin!