İslamiyet hayatın bütününe denge getirmiştir. Mübalağa, ölçüsüz, dengesiz rağbet ve çekinme telkinlerimize muhtaç değil. Dolayısıyla meseleleri şu ölçü ve prensipler çerçevesinde ele almalı: “Kur’ân ayna ister, vekil istemez.” (Sözler, s. 645.)
“İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir. Her şeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektir.” (Mektûbât, s. 458.) Herkesi olduğu gibi vasıflandırmak, anlatmak gerekir. Mübalağardan kaçınmalı. Zira, “Mübalâğa ihtilâlcidir…” (Muhakemat, s. 27.)
“Her muhibb-i dine ve âşık-ı hakikate [dinini seven ve gerçeklere aşık olanlara] lâzımdır: Herşeyin kıymetine kanaat etmek ve mücazefe [olduğundan fazla gösterip süslemek, püslemek} ve tecavüz etmemektir. Zira, mücazefe, kudrete iftiradır. (Muhakemat, s. 28.)
Kur’an ve Sünnet-i Seniyye denen şeriat, İslamiyet herşeyi tam ölçülü, dengeli, aklî, mantıkî, ilmî olarak ortaya koymamış mı ki, biz “mübalağa” ile gizlemeye veya abartmaya yöneliyoruz! Yani, İslamiyet düşünememiş de biz mi ona katkıda bulunuyoruz!
Oruçlu iken denize, göle vs.’ye girmek, sakız çiğnemek orucu bozar mı? “Bozar!” deyip uzak durmamak veya “Bozmaz!” deyip atlamamak gerekir! Zira, suya girmek orucu bozmaz! Suyun damlası boğazından geçip içine girerse bozulur! Şu halde “Bozmaz, ama, çok dikkatli olmak gerekir, 61 gün oruç keffareti gelebilir!” demek gerekir.
Sakız meselesine gelince, “tatsız” sakız orucu bozmaz! Parçalarını veya tamamen yutma tehlikesi var! Keza, yine 61 gün keffaret!
Kadının içtimaî hayatın içine girmesi veya çalışması meselesine gelince: Kur’an ve Sünnet’te apaçık haramlığı belirtilmeyen hususları yasaklamak, helali haram etmek veya taassup, önyargılarla hareket edip yasaklanamaz. Kur’an, Sünnet-i Seniyye, Asr-ı Saadet’teki uygulamaların izniyle hem maddî hem ahlâkî tam tesettür ve mahremiyet sınırlarında içtimaî/sosyal hayatın içinde yer alınabilir, çalışılabilir.
Gayet tabii ki, çok hassas olan bu mevzuda, herkes gerekli hassasiyetleri göstermesi gerekir. Elektrik çarpıyor diye elektriği yasaklayamazsınız. Vazifemiz gerekli tedbirleri almaktır, elektriği yasaklamak değil.
Ancak, kadınlar çalışma hayatından uzak kalma hak ve tercihleri vardır. Kimileri azami takvaya riayet ile sosyal hayatın içine girmeyebilir, çalışmayabilirsiniz! Veya özel olarak bazı fıtratlara çalışma izni verilmeyebilir. Genelleme ve önyargılardan uzak durmalı…