"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uzayda hayat ve canlılar var mı?

Ali FERŞADOĞLU
04 Haziran 2024, Salı
İnsanoğlu “Uzayda hayat ve canlılar var mı?” sualininin cevabını hep merak etmiştir. Bunun psikolojik sebebi bir sesebi, ebedi yaşama arzusudur. İkincisi, karanlık korkutur, bilinmeyenler karanlıktır, onlar da korkutur. Semavat dediğimiz fezanın yüzde 70’i bilinmiyor, karanlık!..

Huzur ve mutluluğu fezada arandığını söyleyen CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü) eski Direktörü John Ellis, “Çalışmaların temelini maddenin araştırılması ve anlaşılması oluşturuyor. Ama aslında cevaplamaya çalıştığımız soru, ‘Nereden geliyoruz, neyiz, nereye gidiyoruz?’ Bu çok geniş bir yorum isteyen bir soru. Buna metafizik olarak da dinî olarak da cevap verebilirsiniz. Bizim yaptığımız fizik açısından bir çalışma.”1

Uzayda canlılar var mı? “O vahşî, bedevî… O saraylar, sekenelerden hâlîdir, boştur; zîruh, içinde yoktur’ der.”2 Bu her şeyin başıboş, tesadüfen meydana geldiğini sanır ve tarifi imkânsız korkular anaforunda yuvarlanır. Tahkiki imân ise; kendimizi, çevremizi, nesneleri, düşünceleri, arz ve semadaki hadiselerin iç yüzlerini keşfetmemizi sağlar. Bu, korku ve endişeleri yok eder. Mesela, uzaydaki kocaman kütlelere baktığında hareketlerinden dehşet değil, yakınlık ve güven duyarız. Hareketlerini ibret ve hayretle tefekkür ederiz. Hangi bir kütleye bakarsa ona, “Ey arkadaş, bizden uzaklaşma. Hareketlerimizden korkma. Hepimiz bir Halıkın memurlarıyız” diye, güven veren dostça sesleri kalben işitmeye başlar.”3

İman, insanın başıboş bir varlık olmadığını hatırlatarak kâinatın yaratıcısının vazifeli bir memuru hâline getirdiği gibi, geçmiş ve gelecekle ilgi kurmasını sağlar. Allah, melek ve cinlerin varlığını akli-mantıkı, ilmî ve vicdanî olarak araştırıp özümsemeyen, kabul etmeyen bu boşluğu UFO, uzaylı, gulyabani gibi hayalî ve vehmî varlıklarla doldurmak ister.

DNA’larımız, hücrelerimiz, saç tellerimiz, sesimiz biribirine benzemediği gibi; sebze, meyve, buğday taneleri de biribirine benzemez. Bundan hareketle her şeyi benzersiz yaratan Fatır-ı Hakim olan Allah aynen dünya gibi değil, çok farklı dünyalar yaratmıştır, diyebiliriz.

Güneşte, yeraltındaki ateşte, eksi 250 derecede soğukta yaşayabilecek canlılar yarattığı gibi; su ve yıldızlara münasip ziruh, ziakıl, şuurlu varlıklar yaratmıştır. Şeriat bunlara melaike ve ruhaniler, der. “Gözünü çevir de bak, bir bozukluk, bir eksiklik görebiliyor musun?”4

Dipnotlar: 

1-Sabah gazetesi, 28.11.2011.; 

2-Sözler, Enst./intr., s. 469.; 

3-bknz., Şuâlar, s. 160.; 

4-Rûm Suresi, 50., vd.

Okunma Sayısı: 1189
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı