"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hürriyet ve hakikat yolunda

Ali HAKKOYMAZ
09 Ağustos 2025, Cumartesi
Hürriyet insanın ta kendisi iken neden bize uğramaz?

Yaşamak bir bahar şenliği, ipek yumuşaklığı ise niye bu böyle huzursuzluğumuz, insanî değerlere en uzak ülkeler içinde oluşumuz? Ve hürriyetsiz; hakikatle kucaklaşamayız. Bu hürriyet özlemini mısralarda/mısralarla da olsa giderelim biraz.

«

ADIN “HÜRRİYET” SENİN

Artık bıktık!

Artık bu gürültü yeter.

Yaşamaya uzağız nicedir.

Şiirce, gönülden, çiçek gibi…

Bu rüya saltanatı biter.

Bulutlar gider, yıldızlar dökülür.

Masumlar bir yanda; zalimler ötede...

“Ayan olunca beyan olacak.” bir gün.

Vaktin bittiğini göreceksin.

Göreceksin ellerinin nasibini.

Dünya bir ânlık hikâye…

Öleceğini biliyorsun; değil mi!

Heybende kuş sesleri yok.

Ne ümit, ne korku, ne sevinci çiçeklerin...

Artık bıktık aşksızlığın aşkından.

Hatırla adının “Hürriyet” olduğunu.

«

HÜRRİYET YOLU

Yol açın, yol açın!

Hürriyete yol açın!

Aşımız, ekmeğimiz...

Havamız, suyumuz...

Bekledik, bekliyoruz;

Kapıda, pencerede...

Her kelime her hecede...

Romanda, şiirde, perdelerde...

Nazlı mı nazlı...

İnce, nazik, heyecanlı...

Uzak, çok uzak mı?

Hasta mı, kayıp mı?

Dilimin süsü...

Görmeden âşık olduğum...

Adını duyunca n'olduğum...

Hürriyete yol açın!

«

AZÎZ HÜRRİYET 

Bay Demokrasi…

Aziz Hürriyet…

Pek Muhterem Adalet…

Sevgili Muhabbet…

Saygıdeğer Hürmet…

İncecik Letafet…

Kibirsiz Meşveret…

Güler yüzlü Sûret…

Yıkılası husûmet…

İnat Efendi’nin kimliği:

“Dediğim dedik…

Öttürdüğüm düdük?”

Hele o Mösyö Geveze!

Gelince hakikatle göz göze…

Girebilir mi her söze?

İsraf Ağa’ya dur, denecek.

Liyakat Kardeş’e buyur…

Huzur gelir huzur…

Vesayet Paşa yürrü…

Ben ne dersem o, yok.

Halk var halk.

«

HÜRRİYET ÜLKESİ

Hürriyet olmazsa...

Gül açmaz, bülbül ötmez.

Günler bile karadır.

Yara beredir her yer.

Aç yatar; güç kalkarsın.

Hürriyet olmazsa...

Keyfini çatamazsın yaşamanın.

“Susamazsın” keyfince bile.

Konuşmak mı; o da ne!

Bir tedirginlik, bir ürkeklik...

Kuşlardan, marallardan öte...

Hürriyet olmazsa…

Burnunda tüter yaşamak hevesleri.

Kafesler içinde aslanlar gibisin.

Bütün haykırışlar solar.

Dağlarda yankın olmaz.

Ölüm gibi bir şey yani...

Hürriyetin yaşanmadığı her yer.

«

HÜRRİYET GELİRSE

Hürriyet gelsin; bak! 

Fukaralık kapı dışarı…

Yüzlerde bitmeyen tebessüm…

Hele gelsin hürriyet…

İnsanlık ne güzelmiş, diyeceksin.

Nefeslerinin saadetini göreceksin.

Hürriyet… su gibi serin…

Ekmek gibi yumuşak…

Gökyüzü gibi sonsuz bir şey…

Tadı bal gibi mi?

Kuşlarla uçup gitmek mi?

Çölde karlı sular içmek mi?

Hürriyet senin bitmeyen adın…

Mecnun’un peşine düştüğü Leylâ mı…

Hayal mi, rüya mı, düş mü, masal mı…

«

HÜRRİYET YOKSA

Hürriyetin olmadığı yerde…

Kuşların kanatları kırıktır.

Kalbi sıyrıktır insanların.

Hürriyetin olmadığı yerde…

Renkleri soluktur çiçeklerin.

Gelinciklerin boynu bükük...

Hürriyetin olmadığı yerde…

Sohbetlerin içi boştur.

Gündüzlere geceler dolmuştur.

Hürriyetin olmadığı yerde…

Bir dertten ötekine ve de...

Hangi kapıya gitsen kapalı...

«

HÜRRİYET NÖBETİ 

Siyah-beyaz fotoğraflarımız...

Renkli-hareketli oldu;

Hürriyetin rengi yok içinde.

Taş ve kerpiç evlerden...

Beton binalara taşındık.

Hiçbir odada hürriyet yok.

Attan indik otomobile…

Uzaklar yakın oldu…

Hürriyet hâlâ uzak...

Elimizde bu telefonlar...

Tıkla; her şey önünde…

Hürriyet gelmiyor bir türlü.

Ey efsunlu şehir!

Ey gürül gürül nehir!

Gelecek misin, gelelim mi?!

Gelmedin; ağladı Namık Kemal.

Sen gülmezsen herkes yetim...

Yokluğundan bu muhalefetim...

«

ESİR VE AÇ

Bir kasıtla yapılıyor bu işler.

Ölen ölür; sağlar yeter bize.

Dize gelsin diye hürriyet…

Başka ne ki niyet?!

Cahilin dostu cehalet…

“Bu ne halet?” diye sorma.

Fukaralık şahlanmadan olmaz.

Yoksa; kasası dolmaz kralın.

Şefkat kimde olur, söyle!

Hedefine vardı varanlar.

İnsanlıkmış, adaletmiş; yok ya!

Ekmek de yok hürriyet de…

«

HÜRRİYET NEYE BENZER?

Korkakların korktuğu…

Cesurların bağrına bastığı... 

Ne bileyim; gökyüzü gibi...

Dalgalı denizler gibi...

Bir ormanı seyreder gibi...

Cıvıl cıvıl kuş sesleri...

Gül gibi, kır çiçekleri gibi...

Adını koyamadığım güzel şeyler gibi...

«

HÜRRİYET GECİKMESİ

Bak bakalım!

Nerde kaldı bu hürriyet!

Bekle bekle; gelmez!

Pencereye, kapıya çık!

Yıllardır aç açık kaldık.

Neden bize gülmez!

O, bütün dertlerin ilacı…

Ab-ı hayat o, baş tacı…

Ondan bir yudum içen ölmez.

«

EKMEK VE HÜRRİYET 

Hürriyet yoksa; ne var?!

Sen yoksun ki…

Senin olmadığın yerde; insan yok!

Sus… diyorlarsa; yoksun!

Haa… 

Hakikat; konuş der, sus der.

O her şeyi halleder.

Başkasına gerek yok.

İşte o beste-i mualla… Hakikat…

Hepsi içinde onun…

Hürriyet, adalet, güzellik…

Ekmek parası orda…

Hattâ aşk yarası…

İnsanlık sırası…

«

HAKİKAT AŞKINA

Hakikat yoksa; hayal kuramazsın.

Sofra da…

Afralı Köyü’den gelir birileri;

Etini, ekmeğini alır da gider.

Herkesi hesaba çeker hakikat.

Hakikat bahrinde boğulmak yok.

Hakikat şehrinde kaybolmak yok.

Hakikat… denince ölüm yok!

Vurgun yok orda, zulüm yok!

Hakikat aşkına gel barışalım.

Sonsuzluk yolunda yolda kalmadan…

Azrail ansızın canın almadan…

Okunma Sayısı: 257
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı