"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemre, gönle düşünce…

Ali Rıza AYDIN
01 Mart 2012, Perşembe
Havanın soğukluğu, eşyanın soğukluğu, davranışın soğukluğu, velhâsıl; soğuk, ürpertiyor insanı. Buna mukabil güneşin, cömertçe ışığıyla, ısısıyla dünyamıza doğuşu, önce, insanın gözünü aydınlatıyor, ruhunu ısıtıyor; bir bakıma, gönle cemre düşüyor. Zemherirde doğan güneş ilkbaharı yâd etmeye vesile… Hep der dururuz ya, “Bahardan kalma günler” diye.
Deriz, ama bir yandan da bekleşiriz gelmesini, cemrenin. Yollarını gözlediğimiz cemrelerin cereyanı şöyledir: 
Cemre, aslı Arapça olan bir kelimedir.
Soğuk günleri geride bırakmanın müjdecisi olan cemreler, dünyadaki canlanmanın göstergesidir. Cemre, ilkbahardan önce havaya, suya ve toprağa birer hafta arayla düştüğüne inanılan ısı yükselmesi mânâsında kullanılır.
Hicrî takvimde yıl, “Kasım” ve “Hızır” diye ikiye ayrılır. 365 günlük yılın 179’u “Kasım” ve 186’sı ise “Hızır” günleridir. Kış dönemi 8 Kasım’da başlar; milâdî 6 Mayıs’ta “Hıdrellez” ile yaz devresine yani “Hızır” günlerine girilir.
Kasım’ın 46’sında kırk gün manasına gelen “erbain”, 86’sında da elli gün mânâsına gelen “hamsin” başlar. Bu, kışın en soğuk zamanları olan doksan günlük süredir.
Kasım’ın 105. günü birinci cemre havaya düşer. Bu, milâdî takvimde 20 Şubat’a rastlar. Kasım’ın 112’sinde (milâdî 27 Şubat) ikinci cemre suya, Kasım’ın 119’unda da (milâdî 6 Mart) üçüncü cemre toprağa düşer. Buna göre önce hava, sonra su ve en son olarak da toprak ısınmaya başlamaktadır.
Bazı kaynaklar “tarf”, “hena” ve “cephe” yönündeki üç yıldızı, kırmızımsı renkte oluşlarından dolayı “cemre” olarak adlandırırken; bunların uzaydaki fizikî hareketlerini ve açılarının guruba meyil etmelerini de “cemre düştü” tabiriyle ifade etmektedirler. Burada, cemrelerin düşüş sıralamasında bir farklılık söz konusudur! Buna göre: Rumî Şubat’ın yedinci günü (milâdî 20 Şubat) “vakt-i gada” da, yani güneşin doğuşundan öğleye kadar olan vakitte güneş guruba meyil edince, suda ısınma belirtisi görülür. Rumî Şubat’ın on dördüncü günü (milâdî 27 Şubat) sabahında yani “zıra-ı Şami”de güneş guruba başlayınca, hava’da ısınma başlar. Rumî Şubat’ın yirmi birinci günü (milâdî 6 Mart) “kab-ül esed” yani burç vaktinde, toprakta ısınma meydana gelir. Bu hesaba göre birinciye “cemre-ül-hava”, ikinciye “cemre-ül-ma”, üçüncüye de “cemre-üt-turab” denilmiştir.
Dünyada cereyan eden astrolojik, meteorolojik hadiseler her ne kadar böyle olsa ve fizikî şekilleri böyle görünseler de, bunları yaratan, bunları vasıta kılarak bize hayatı kolaylaştıran “arkadaki gizli el”i yani Hâlık-ı Zülcelâl’i bilmeli, bulmalı; O'na şükran duymalı. Ya, kışı bitirmese; ya, yazı getirmese; ihsanıyla mahlûkatı beslemese idi Rabbimiz, ne olurdu hâlimiz? 
Güneşin doğmadığı kapkaranlık bir gün düşünün!
Nebatatın olmadığı, mahlûkatın doymadığı kupkuru, kapkara bir arz düşün! Demek O'na “zikir”, “fikir”, “şükür” ile âbid olmak gerekir.
Demek O'na hamdimizi arttırmamız gerekir; rahmeti için, merhameti için; verdiklerinin bereketi için…
Okunma Sayısı: 1843
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı