"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ummak

Ali Rıza AYDIN
24 Temmuz 2025, Perşembe
Hatırlanmak, güzel bir duygu. Hatırlanmak da öyle…

“Gönül umduğuna küser”, çok bilinen bir halk tabiri.

Elbette ki küsmek iyi bir şey değil, hem de memnu. İşi küsme raddesine getirmek de hoş değil. Bir bakıma bu, muhabbet kapılarının kapanması ve ihmal edişin, son sınırı olsa gerek.

İnsanlar, insanları ara sıra ziyaret etmeli. Bu, insanî ve bir İslâmî davranış biçimi.

Bir defa, bu düşünceyi taşımak, Allah’ın sevdiği, kullarından da beklediği bir hüs-ü hâl, bir olgunluk fiili.

Dost, dostundan umar.

Bu “ummak” sözünü, kişinin bir şekilde bir beklentisinin olduğu (ki bu beklenti, herhangi bir maddî menfaat değil; sevgi saygı, ilgi alaka, moral enerji gibi şeyler) bir diğer insanın; yani, dost bildiği kişinin tavırlarına karşı duyarlı olduğu manasında anlaşılmalıdır.

Bir de buna, intisap sırrıyla birçok müştereği olan kimseler mabeyninde ve o pencereden bakılırsa, mesele daha da ehemmiyet arz eder.

“Olmaz olmaz” dememek lâzım.

Her insanın zor günü de olur, dar günü de...

İşte o gün, işte o an arkasında görmek ister; o hâliyle, dosta görünmek ister.

Derdine deva olmasa da sıkıntısını onunla paylaşmak, onunla hemhâl olmak ister, zor gününde insanlar.

Mutluluklar da böyle değil mi?

Bir kimsenin, başarısını dostlarıyla paylaşması, hayır dualara vesile olacağı cihetiyle önemli. Ve bunu dostundan, yakınından umar.

Bediüzzaman’ın, Nur Talebelerine, irtibatta ifrat etme tavsiyesini bu mealde düşünebilir miyiz bilmem, ama gönle yakın olan, gözden de ırak olmamalı; yani, irtibatını kesmemeli, onunla.

İşte bu manada, ziyaret, son derece önemli ve kıymetli. Hem aidiyet duygusunu da canlı tutar; “biz” olma vasfını güçlendirir, güncelleştirir.

Sırf Allah’ın rızasını umarak gerçekleştirilen / gerçekleştirilecek olan bu kabil ziyaret hem Allah’ı hem de Allah’ın kulunu memnun eder.

Ziyaret edilen kimseye, edenler hakkında; “Kardaşlarım, nurdaşlarım; arkadaşlarım ve dahası, arkam!” dedirir içten içe, içten içe…

Yeter ki insan niyet etsin ve bu düşünceyi gönlünde yeşertsin; ziyaret edilecek yer, ziyaret edilecek kişi çerçevesi oldukça geniş:

Hasta ziyareti, taziye ziyareti, geçmiş olsun ziyareti, sıkıntısı olana teselli ve moral ziyareti; elemli günler, sevinçli günler vs. saymakla bitmez ziyaret sebepleri...

“Herkes bize gelsin” mantığı, sağlam bir düşünce tarzı olmasa gerek.

Evet, elbette ki bize de gelinsin; ama gerektiğinde lütfen biz de gidelim.

Üstadımızın kullandığı, “Ehl-i imanın imanı” orijinal tabirinde olduğu gibi; kazanmak için, “kazandıklarımızı kazanmak” en önemli kazanım olur, bize.

Mamehurân hırsızlarına kaptırmamak için, sürüye sahip olmak gerekmez mi?

Yel geliyor, sel geliyor; eldekini, insafsızca eliyor.

“Kalan sağlar bizimdir” deme lüksümüz olmadığına göre; umanlara umut sunmak hem gidene hem gidilene ağ olur, gönüllere kopmayacak bağ olur.

Bu nezahet bağından, Rabbimiz de razı olur inşaallah.

Okunma Sayısı: 1692
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı