Şöyle bir camdan bakıyorum ve görüyorum ki elhamdülillah hava soğumaya başlamış. Kasımın ikinci yarısına gelmemize rağmen toprağa bir damla yağmur düşmemesi beni epey endişelendiriyordu. Üstelik ben sonbaharı sevmem bile. Böyle güneş olsun, ama kalın da giyinebilelim ne sıcaklayalım ne üşüyelim tam benlik bir havaydı doğrusu. Ama bunun iklim değişikliğinden kaynaklanan bir anormallik olduğunu ve üretim, su kaynakları ve benzeri şeyleri etkilediğini düşünerek buruk bir sevinç yaşıyordum. Ayrıca ne giyeceğime bir türlü karar verememek de beni çileden çıkartıyordu az kaldı. Ne yazlıkları giyebiliyorsun ne kışlıkları... Neyse ki bütün bunlar şu anda geride kalmış gibi görünüyor. Elhamdülillah o hiç sevmediğim, insanı depresyona sokan beyaz gökyüzü geri gelmiş.  

Biz havaların ısınması ve soğumasıyla ilgilenirken diğer bir yandan havanın “kirletilmesi” Meclis’in gündemindeydi. 15 Termik santrale ‘baca filtresi takmadan’ 2,5 yıl daha çalışma izni verilmesini ihtiva eden Torba Kanunun 50 maddesi AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilmiş. Bu termik santrallerin devre dışı kalması durumunda elektrik sıkıntısı yaşanacağını savunuyorlarmış. Bu şekilde havayı kirletmelerine ruhsat verilmesi halinde de 2,5 seneye hiçbir sıkıntımız kalmayacak. Çünkü yaşamayan insanların sıkıntısı olmaz. Ben de kendi kendime sinirleniyordum “Kim kullanıyor bu deodorantları, yeter artık bozdunuz Dünya’yı ne biçim kış gelmiyor!” diye. Boşuna sinirlenmişim. 15 termik santral harııl harıl çalışırken deodorantlar yanında çok masum kalıyor. Belki o kadar da masum kalmıyordur, bilemiyorum. Bir açık kapı bırakayım da “NE CAHİL İNSANSIN TABİ Kİ DEODORANTLAR MASUM DEĞİLLER! UTAN KENDİNDEN!” demesin kimse.  

Fırçala dişleri!

Gündemimdeki bir başka haber yine sağlıkla alâkalı. Türkiye’de her 10 kişiden 7’si dişlerini fırçalamıyormuş. Ne garip, aşağı yukarı bir sene önce bu zamanlar tüm Türkiye “Sen önce dişlerini fırçalamayı öğren!” şeklinde bir kamu hizmeti vererek herkese diş fırçalamanın ülke siyasetine katkılarını anlatıyordu. Ancak şimdi görüyoruz ki ağız sağlığı elden gidiyah. Diş ve ağız sağlığı konusunda bu kadar zayıf olmamız çok üzücü. Halbuki halkının büyük kısmını Müslümanların oluşturduğu bir ülkede yaşıyoruz ve inanıyoruz ki “Temizlik imandan gelir” İşte yine balıklama sorunun köküne indim. Kimsenin imanını sorgulamak benim haddim olmadığından sizlere ev ödevi, herkes kendi imanını sorgulasın. 

Özellikle insanları dine hizmet ettiklerini iddia ederek siyasî çıkarlarına alet eden insanlar bir check-up yaptırsa çok isabetli olur. Çünkü hizmet ettiğinizi iddia ettiğiniz dinde israfın ve gösterişin yeri yok. Hele de toplumda açlıktan, ailesine bir lokma ekmek götüremediğinden canına kıyan insanlar varken, sırça köşklerinize bir kat halı daha sermek ve bunun itibar için gerekli olduğunu halka kabul ettirmeye çalışmak öyle büyük bir yanlış ki, içim acıyor. Dine hizmet en başta onu yaşayarak olur. Ve İslâmiyet’in rehberi olan Peygamber Efendimiz’in (asm) ve halifelerinin maddî durumlarını, şahsî işlerini yaparken devletin imkânlarını kullanmamaktaki hassasiyetlerini, israftan ne denli korktuklarını bugün ilkokulda bile öğretiyolar. Dinin bu kadar temelinde olan bir şeyin, bugün bu kadar ayaklar altına alınması beni dehşete düşürüyor. Ders çıkartanlar için çok büyük ibretler var. İnşallah bizler ibret alanlardan oluruz. Haftaya görüşmek üzere, esen kalın...