"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Surlarla ve suyla çevrili şehir: Cizre

Cenk ÇALIK
13 Eylül 2021, Pazartesi
Cizre çok eski tarihli bir efsanedir. Her karışında tarih kokan bu güzide ilçemiz nüfusuyla ve coğrafi konumuyla çoktan il olmayı hak ediyor. Bu yazımızda bazı tarih ve kültür özelliklerini nazara vererek Cizre’yi daha yakından tanımaya gayret edeceğiz.

GEZİ: CENK ÇALIK
[email protected]

Açık Hava Müzesi: Kasrik Ören Yeri

Cizre’nin dışında kalan Kasrik Ören yeriyle başlayalım. Şırnak-Cizre karayolu üzerinde yer alan Kasrik Ören Yeri, Guti’ler döneminde “Sazirka” olarak anılmaktaydı. Cudi ve Gabar Dağları’nın kesiştiği Kasrik Boğaz’ında; 4 bin yıllık tarihî eserler, şehir kalıntıları, tarihî su bentleri, köprüsü, kaya üzerine yapılmış freskler ve tabiî kaya oluşumları görülmeye değerdir. Cizre ve Finik Beyleri’nin bu yöreyi yazlık olarak kullandıkları bilinmektedir. 

Bugün de yerli halk ve şehir dışından gelenler Kasrik Ören yerini mesire olarak kullanır. Balık restaurantları meşhurdur. Tarihî bir yerleşim bölgesi olduğundan daha planlı, daha dikkatli ve çevreye daha duyarlı olunması elzemdir. Maalesef gezimizde bu hassasiyetin yeterli olmadığını müşahede ettik. Bilhassa derenin hemen her yayına dağılan çöpler, kapsamlı bir temizlik ve eğitime ihtiyaç olduğunu düşünmemize sebep oldu.

6000 Yıllık Kompleks: Cizre Surları

Şimdi şehre doğru yol almaya başlayabiliriz. En az 6000 yıllık surlarıyla Dicle kenarına boylu boyunca bütün görkemiyle süzülmüş Cizre Kalesi sizi karşılar. İlk olarak Gutiler tarafından yaptırılan; 360 oda ve üç katlı olarak inşa edilen eser şehrin bölge için önemini gösterir.

Cizre Kalesi, siyah bazalt taştan yaptırılmış olup, bey ve saray binaları, lojman kısımları, mescid, medrese, zindan, divan ve askerî bölümlerden oluşurdu. Altında “Develer Hanı” bölümü bulunur ki; bey ve konuklarının develeri, atları için ahır olarak kullanılırdı. Bu da kompleksin büyüklüğü ve en ince detaylarının düşünüldüğünün göstergesidir.

Cizre Kalesi içinde bulunan Hamidiye Kışlası (1897) Sultan Abdülhamid zamanında Alay Komutanı ve Paşa olarak tayin edilen Cizre Miran Aşiretleri reisi Mustafa Paşa (Mıstı-i Miri) tarafından beyaz kalkerli taştan üç katlı olarak inşa ettirilmiştir. Yakın tarihimizin canlı şahidi olan bina, aynı zamanda Osmanlıların da bölgeye verdiği öneminin âlâmetidir.

Kapı Tokmaklarıyla Meşhur Şaheser: Ulu Cami

Şehrin kalbine doğru yol aldığımızda en önemli yapıların başında Cizre Ulu Camii gelir. 1160 yılında inşa edilen Cizre Ulu Camii, ortası delik büyük değirmen taşlarına benzeyen taşların üst üste konularak sütun yapılması ile üzerlerine kubbeler konulmak suretiyle yapılmıştır.

Bu kubbeler, demir köşebentlerle birbirlerine sütunlar bağlanarak sağlamlaştırılmıştır. Her kapının üzerinde Kur’ân-ı Kerîm âyet ve sûreleri bulunur. Büyük demir kapısı şu anda İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde 1983’ten beri muhafaza altına alınmıştır.

Üzerinde gümüş motifler, bakır şekiller ve kûfi yazıları bulunmaktadır. Cizre Ulu Camii kapı tokmakları, dünyaca meşhur oymacılık sanatının en mühim şaheseridir. Bütün bu bilgiler sade görünümlü caminin perde arkasında sanat, zarafet ve samimiyet bulunduğuna işaret eder.

Türbesiyle Meşhur Medrese: Abdaliye

Ulu Cami’ye yürüme mesafesinde Abdaliye Medresesi şehrin önemli iki medresesinden biridir. 1437 yılında Cizre beylerinden Emir Abdullah (Abdal) tarafından yaptırılmıştır. Medresenin güney tarafının sağı büyük mescidden oluşurken solunda dershaneler mevcuttur. Kuzey ve batı yönünde ise öğrenci yemekhanesi, öğretmen-öğrenci yemekhanesi ve lojmanları bulunmaktadır. Batı cephesinde, Nusaybin caddesi tarafına açılan kapıda; iki oda bir eyvan temelleri varken, son seneler de bilinçsiz düzenlemeyle bir şadırvan yapılmış, kuzeyi bir cami haline getirilmiştir. Esas mescit ise yıkılmak üzeredir. Caminin tamamı siyah bazalt taştan yaptırıldığı halde, ikinci onarımlarda moloz taşlar kullanılmıştır. Mescid kısmının kapısı işlemeli beyaz mermerden yapılmıştır. Güneyde idare odalarının altında dünyaca meşhur aşk öykü sahipleri Mem-u Zin Türbeleri bulunur. Bütün bu yanlış restorasyonlara rağmen hâlâ bütün cazipliğini korumaktadır.

Kırmızı Medrese

Diğer önemli medrese de şehrin simgelerinden Kırmızı medresedir. Cizre Beyliği döneminde II. Han Şeref Bey tarafından XIV. Yüzyılda yaptırılmıştır.

Medrese Cizre’ye özgü kırmızı tuğlalardan örüldüğü için Kırmızı Medrese denilir. Güneyinde Mescit ile altında meşhur müfessir, yazar ve şair ünvanı olan Şeyh Ahmed El-Cezeri’nin Türbesi ile Cizre emirlerine ait aile mezarlığı da vardır. Medresenin içi avlulu, iki eyvanlı ve tek katlıdır. Doğusunda, batısında ve kuzeyinde dershaneler, yemekhane ve öğretmen lojmanları bulunur. Ayrıca, Medresenin güneybatısında kare planlı bir oda bulunur ki çok güzel motiflerle süslenmiştir. Bu oda Profesör ve başmüderris odasıdır. 

Medresedeki ters kubbe bir mühendislik harikasıdır. Kubbenin yükü kenara değil merkeze verilmiştir. Sekiz köşe şeklinde tasarlanan kubbenin her köşesinde bir muhabbet ehli oturur ve herkes birbirinin yüzünü görebilirdi. Bu sebeple ters kubbe İlâhî aşkın terennüm edildiği önemli bir aşk mekânıdır.

İki Türbeli Cami: Hz. Nuh 

Kırmızı Medrese’den sonraki durağımız 50 metre uzaklıktaki Hz. Nuh Camii’dir. Cami tarihi değildir, ama sahip olduğu iki türbeden dolayı bölgenin inanç merkezidir. En büyük peygamberlerden Hz. Nuh (as) ve en büyük ilim adamlarından el Cezeri’nin Türbeleri yoğun olarak ziyaret edilir.

İlki dünyanın en eski türbelerinden biri Hz. Nuh’un (as) Türbesi’dir. Cizreye yerleşen Hz. Nuh (as) vefatından sonra, Dağkapı Mahallesine defnedilmiştir. Burası daha sonra Havraya, sonra Kiliseye ve nihayet Camiye çevrilmiştir. Nuh Camii’nin güney kısmında caminin bodrumunda mezarı şerifleri bulunur. Önce merdivenle inilirdi. Uzun ve dar bir namazgâhı geçtikten sonra türbeye varılırdı. Türbenin üzerinde bir de sanduka bulunuyordu. Sonraki süreçte bugünkü şeklini aldığı restorasyona alınmıştır. 

Hz. Nuh (as) Türbesi konusundaki tartışmalar güncelliğini korumaktadır. Tam bir fikir birliği olmamakla birlikte, Ünlü tarihçi Cizreli İbnülesin Firuzabadi, Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi, Ebubekir Helevi ve Babilli Berassus (Bersis) bu türbenin Hz. Nuh’a (as) ait olduğunu yazarlar. Dolayısıyla en güçlü ihtimalin Cizre olduğu söylenebilir.

Hz. Nuh (as) Türbesi’ne birkaç metre mesafede, aynı bahçede sibernetik alanın en büyük dâhisi kabul edilen, fizikçi, robot ustası, bilim insanı İsmail Ebu’l-İz El Cezeri’nin Türbesi vardır. Bugünkü sibernetik ve robot biliminde çalışmalar yapan ilk bilim adamı olan El Cezeri, “Kitab-ı Hiyel” adlı eserinde 50’den fazla cihazın kullanım esaslarını, yararlanma imkânlarını çizimlerle göstermiştir.

Aynı bahçede dinî kitap ve hac malzemeleri üzerine işletmesi bulunan, şehire dışarıdan gelenlere gönüllü rehberlik yapan, Cizre sevdalısı gönül ve muhabbet insanı kıymetli Abdülaziz Bilge kardeşimizin çayını içmenizi tavsiye ederiz. Hoş sohbetiyle, kültürüyle, güçlü Risale-i Nur altyapısıyla ve samimiyetiyle Cizre gezinize bambaşka bir boyut katacaktır.

Cizre’de bölgeye has damak tatlarının hâkim olduğu zengin bir yemek kültürü mevcuttur. Özel günlerde yapılan yemeklerin yanı sıra her zaman sofralardan eksik olmayan belli başlı yöresel yemekler kısaca şöyle özetlenebilir: Kutlık, Serbıdev, Perdepilav, Kipe, Hekeheşandi, Şımşıpe, Meyre (Mehir), Bırınzer, Mahmılatık, Fıreydin, Suryaz.

Cizre’den bahsetmişken hayatımda tanıdığım en mûtevazi, samimî, nezaketli Nur Talebelerinden olan kıymetli Servet Sönmez Ağabeyden bahsetmeden olmaz. Bütün içtenliğimle ifade etmek isterim ki Cizre’ye yolunuz düştüğünde ilk yapmanız gereken Yeni Asya Cizre Temsilcimiz Servet Ağabeyi aramak olmalıdır. Tanışıp, birkaç dakika geçtikten sonra ne demek istediğimi daha iyi anlamış olacaksınız.

Köklü tarihi, bozulmamış tabiatı, sımsıcak insanlarıyla Cizre bütün misafirperverliğiyle sizleri bekliyor. O halde bavulunuzu, sevginizi, umudunuzu, merakınızı yanınıza alın. 

Cizre için yola çıkın!..

Okunma Sayısı: 4299
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hıdır Yıldırım

    14.9.2021 06:39:00

    Allah razı olsun. Çok güzel bir yazı olmuş. Birkaç gündür Cizre'deyim. Yazdığınız yerleri ziyaret etmek nasıl oldu. Cizre'den Servet Sönmez Ağabeyimizi bir hastası olduğundan Gaziantep'te olduğunu söylediler. Görmek nasip olmadı. Çok farklı duygularla Cizre'den ayrıldık.

  • Hüseyin İlhan

    14.9.2021 06:36:42

    Allah razı olsun Cenk kardeşim.Samimiyet ve rızai ilahi dairesinde olmak ne büyük bahtiyarlık.Rabbi rahimimiz hizmeti imaniye ve kur'aniyede cümlemizi daim ve sebatkar eylesin.

  • Mehmet FIRAT

    13.9.2021 20:58:46

    Tebrikler, gerçekten aşağıdaki ifadeler yazılamsaydı eksik kalırdı: Cizre’den bahsetmişken hayatımda tanıdığım en mûtevazi, samimî, nezaketli Nur Talebelerinden olan kıymetli Servet Sönmez Ağabeyden bahsetmeden olmaz. Bütün içtenliğimle ifade etmek isterim ki Cizre’ye yolunuz düştüğünde ilk yapmanız gereken Yeni Asya Cizre Temsilcimiz Servet Ağabeyi aramak olmalıdır. Tanışıp, birkaç dakika geçtikten sonra ne demek istediğimi daha iyi anlamış olacaksınız.

  • Mustafa Gönüllü

    13.9.2021 13:35:09

    Çok güzel olmuş abi, en yakın zamanda oraları görmek istiyorum bu yazıyı okuduktan sonra iştiyakım arttı :)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı