“Ve Risale-i Nur’a ait dâvâ ve itiraz, cüz’î bir hâdise ve şahsî bir mes’ele değil ki çok ehemmiyet verilmesin. Belki bu milleti ve memleketi ve hükümeti ciddî alâkadar edecek ve dolayısıyla âlem-i İslâmın nazar-ı dikkatini ehemmiyetli bir surette celb edecek bir küllî hadise hükmünde ve umumî bir meseledir.” (Şuâlar, On İkinci Şuâ, s. 448)

Peygamber Efendimiz (asm) hadislerinde, Hazreti Âdem’den, kıyamete kadar gelecek en büyük fitnenin bu asırda vuku bulacağını bildirmiş. Böyle umumî bir dinsizlik cereyanı karşısında, onu mağlûp edecek olanın da, umumî ve cihanşümul bir iman hareketi olmalı ki galip gelebilsin. İşte bu hareket Risale-i Nur’dur.

Bu asırdaki en büyük fitne olan Süfyanizm ile mücadele vazifesinin nasıl yapılacağını Üstad şöyle tarif ediyor: “… Cihad-ı manevî mübarezesinde büyük bir kahraman Risale-i Nur’dur ki dinde bulunan yüzer tılsımları keşfeden onun manevî elmas kılıncı, maddî kılıçlara ihtiyaç bırakmıyor.” (Asa-yı Musa, s. 142)

“İşte Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki; bu zamanın tam yarasına bir tiryak olarak Kur’ân-ı Mu’cizü’l Beyan’ın bir mu’cize-i maneviyesi ve lemeatı bulunan Risale-i Nur, pek çok muvazenelerle, en dehşetli muannid mütemerritleri, Kur’ân’ın elmas kılıcı ile kırıyor… Şiddetli hücumlara karşı mağlûp olmayıp galebe etmiş ve ediyor.” (İman Küfür Muvazeneleri, s. 19)

İşte böyle bir dâvâ da, sahabe misal, sadık, sarsılmaz, metin, gayyur, fedakâr hizmetkârlar ister. Milyonların imanla kabre girmesini vesile olan bir hizmetin gelecekte vuku bulacağı ehl-i kalp Müslümanlar keşfetmiştir.

Bunlardan biri de, Şamlı Hafız Tevfik’in babası Veli Bey’dir. Baba-oğul Şam’da olduğu yıllarda Üstadı görmüş ve Emeviye Camii’ndeki hutbesini beraberce dinlemişlerdi. Âlim ve ehl-i kalb bir zat olan babası, Bediüzzaman’ı göstererek “Bak oğlum, bu zat meşhur bir zattır. Ona iyi bak. İleride ona hizmet edeceksin” demişti. Bilâhare Üstad Barla’ya nefiy edildiği yıllarda ona talebe ve kâtip olmuştur.” (Son Şahitler 1, s. 288)

“Bediüzzaman Hazretleri’nin dünyaya geldiği senelerde, yani bir asır kadar evvel, Denizli’de büyük evliyadan Hacı Hasan Fevzi isminde bir zat, bir gün talebelerine; “Bugün Kürdistan’da büyük bir evliya dünyaya geldi. Bu zat zamanımızın sahibi, asrımızın vekilidir” diyerek müjdeler veriyordu.

Üstad Hazretleri Denizli Hapishanesi’ne gelince, aynı ismi taşıyan Hasan Fevzi Efendi Nur Risaleleri’ne sahip çıkıyor. Nur’a pervane olarak, sahip olduğu çok geniş tarikat şeyhliğini bırakıp Risale-i Nur’a talebe oluyor ve daha sonra Üstadına bedel şehit oluyordu.” (Son Şahitler 1, s. 256)

Bunlara mümasil çok ehl-i kalp insanlar, Anadolu’nun her tarafına yayılmış ve fedakâr talebeler olmuştur. Rabbim hepsinden razı olsun.