TESBİT
Mâlum “tek kişilik yönetim”in millete karşı en çok istismar ettiği konuların başında “nas” söylemli “faiz karşıtlığı” geliyor.
Ne var ki her fırsatta “faizin indirilmesi”nden dem vuran iktidarın “faiz politikası”yla bankaların Merkez Bankası’ndan yüzde 14’le alıp yüzde 24’le devlete sattıklarının dışında bütün faizler patlıyor.
İhtiyaç kredisi faizi yüzde 23’ten yüzde 29’a, kredili mevduat faizi yüzde 24’ten 26’ya, taşıt kredisi faizi yüzde 21’den 26’ya, ticari kredi faizi yüzde 21’den 24’e, konut finansmanı faizi yüzde 19’dan 36’ya, iki yıl vadeli devlet iç borçlanma tahvili faizi yüzde 17’den 24’e, beş yıllık devlet iç borçlanma tahvili faizi yüzde 17’den 26’ya yükselmiş.
Cumhurbaşkanı’nın “faiz lobisi” dediği bankaların net faizi 21 milyardan 63 milyara çıkmış. Faiz harcamaları yılın ilk dört ayında 93 milyara varmış.
Özetle, “faizleri düşürdük” propagandasıyla kamuoyu yanıltılırken faizlerin kat kat artışıyla bir tek faizciler kazanıyor, bütün diğer çarpıtmalarında olduğu gibi faiz meselesi de tam tersine çarpıtılıyor.
VAZİYET
“Dolar dengelenmiş”miş…
Bilindiği gibi AKP iktidarında -2002’de- Doların 1.5 liradan 7 liraya çıkması üzerine “Dolar 10 lira olacak” diyen ekonomistler ve gazeteciler yargılandı. Cumhurbaşkanı ekonomi danışmanı, “Dolar 10 liraya çıkarsa gelin yüzüme tükürün!” diye sert çıktı.
O denli ki daha Dolar beş lira iken dönemin Maliye Bakanı “Bunlar kara kara düşünüyor. Eyvah eyvah. Şöyle bir kriz çıksa da dolar yükselse de bir kâr etsek. Çok beklersiniz, hele de seçimden sonra daha çok beklersiniz!” tepkisiyle “Dolar 10 lira olacak!” uyarılarını alaya almıştı.
Ardından kısa sürede 18 liraya tırmanan Doların müdahaleyle 12-13 liraya “düşürülmesi” üzerine “iktidara ilişik yandan medya”da ve iktidar mahfillerince bir “büyük başarı!” olarak lanse edilmişti.
En son Maliye ve Hazine Bakanı, “enflasyonun azmasına izin vermeyeceğiz, döviz kurunu düşürdüğümüz gibi enflasyonu da düşüreceğiz” sözleriyle Doların/dövizin durumu yeniden gündeme geldi. Zira faiz yükselirken, enflasyon azarken, döviz/dolar kurundaki artış yeniden hızlanıyor.
Ve Doların 15 lirayı aşıp 16 liraya dayanması, Bakan’ın “Faizi ve dövizi stabil hale getirdik, sıra enflasyonda” iddiasıyla “kurdaki dalgalanmaları dengeledik” iddiasını bir defa daha boşa çıkarıyor.
İKRAR
TL “en düşük durum”dan düştü!
Ekonominin durumunu, bir kanalda “Gözlerime bakın, gözlerimdeki ışıl ışıl ışıltıyı siz de görüyor musunuz?!” diye gözlerinin feriyle açıklayan Hazine Bakanı tuhaf söylemlerini sürdürüyor. En son İstanbul Sanayi Odası’ndaki konuşmasında iş insanlarından alkış almaması üzerine şaşkınlıkla bir anlık duraksamadan sonra “Sayın sanayi odası üyelerimiz, size verdiğimiz bir krediden bahsediyorum. Akşam uyuşukluğu… Yüzde 9’a kadar, daha ne istiyorsunuz. Siz istiyorsunuz, sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde sizlere arz ediyoruz” tepkisi bunlardan biri.
Ancak Bakan’ın en ilginç sözleri, “kur korumalı TL mevduatı”dan vatandaşların çıkmayacağını anlatırken, “Çünkü TL en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok, vatandaş rahat olsun” ifadesi oldu.
Böylece, bizzat Bakan’ın ikrarıyla ”tek kişilik ucûbe yönetim”de “Türk Lirasının dünyada en değersiz hale düşürüldüğü”, dünyada en çok değer kaybeden para olduğu bir defa daha itiraf edildi.
Zira Bakan’ın “TL daha da değersiz - daha zayıf olmaz!” teminatının ardından Doların 16 liraya dayanmasıyla TL’nin değeri “en düşük durum”dan daha düşüyor…
KISACA
“Sistematik ekonomik çöküşün bedeli…”
“Ekonomiden hukuka, demokrasiden eğitime her sahada renk veriyor. Kendisini ‘ekonomist’ olarak değerlendiren, Çin modeli ve farklı modelleri 84 milyonun üzerinde deneyen yapı, şu an milleti ekmeğe muhtaç etti. Milyonlarca insanın sofrasındaki ekmeğin çalındığı, milyonların işsiz kaldığı ülkedeki bu sistematik ekonomik çöküşün bedelini vatandaş ödüyor.”
Gültekin Uysal, Demokrat Parti Genel Başkanı