Yoğun gündemde karambole getirilen çarpıklıklardan biri de “iktidar cephesi”nin Türkiye’yi iki kez soktukları “gri liste”den çıkarmanın “müjdesi”nin pompalanması...
Mâlum AKP döneminde Türkiye’nin 2011’de sokulup ancak 2014’te -dört yıl sonra- çıkarıldığı “gri liste”ye yeniden 21 Kasım 2021’de “kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele önlemlerinin yetersiz olduğu” gerekçesiyle sokulup üç yıl sonra Haziran 2024’te çıkarılması iktidardakilerce yüksünmeden “büyük başarı!” olarak sunuldu.
Böylece yirmi iki yılın sonunda enflasyonda Türkiye’yi dünyanın “en yüksek enflasyonu”yla ekonomide çöküşe sürükledikten sonra “2026’da “tek rakama düşecek” “müjdesi”nde ya da “Suriye’de politikası”yla iki ülkeyi perişan etmenin ardından, on üç yıl sonra “Şam’la işbirliği” çarkını bir “başarı olarak sunan AKP iktidarı “tek kişilik otoriter rejim”de saptırılan karartmalara yenisini ekledi.
Türkiye’yi yıllarca Burkina Faso, Kamerun, Kongo, Haiti, Jamaika, Kenya, Mali, Mozambik, Namibya, Nijerya, Senegal ve Tanzanya’yla aynı sıraya düşürmenin hesâbını vermek yerine “gri liste’den kurtardık!” saptırması skandalı sergilendi.
76.7 MİLYAR DOLAR KARA PARA GİRİŞİ
Oysa öncelikle Türkiye’nin OECD’ye bağlı Mali Eylem Gücü (FATF) tarafından üç yıldır “kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede yeterli çabayı göstermediği”nden Türkiye’yi üç yıldır çoğu iç savaş kargaşası ve ekonomik kaostaki Orta Afrika ülkeleri arasına düşürmenin hesâbının verilmesi gerekirdi.
Bu durum, “hukukun üstünlüğü endeksi” ile düşünceyi ifade ve basın özgürlüğünde Türkiye’yi Orta Afrika ülkeleri arasına gerilediği ve yolsuzluklarla mücadelede dibe vurdurduğu vartada, “tek kişilik hükûmet”in “yolsuzluklarla mücadele” karnesini okutturuyor.
Tesbit şu ki kaynağı belirsiz para girişindeki çarpıcı artışın yanı sıra Türkiye, uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama suçluları için de adeta bir cennet ülke haline getirildi. Merkez Bankası’nın verilerine göre 2021’in ilk altı ayında 10.2 milyar dolar olan kaynağı belirsiz para girişinin 2022’nin aynı döneminde ise 24.3 milyar dolara çıkması ve AKP iktidarında Türkiye’ye toplam 76.7 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişinin olması vahameti ele veriyor. (gazeteler, 24.7.24)
Zira her ne kadar “gri liste”den çıkarılsa da yapılan araştırmalarda ülkeyi uğrattıkları ağır ekonomik yıkıma karşı sıcak paranın ülkeye girişi için uygulanan politikalarla yabancı suç örgütlerinin Türkiye’ye girişini kolaylaştırılmasıyla Türkiye’nin suçlular için bir “cennet ülke” haline getirildiği ve “çetelerin çatışma alanına döndüğü” belirtiliyor.
“ÇETE – MAFYA ÜSSÜ!
Bundandır ki siyasî iktidarın “müflis ekonomik programı”nın sebebiyet verdiği carî açık deliğini nereden geldiği belli olmayan para ile kapatılması hesâbına “nereden getirsen getir” politikalarıyla 2016 yılından bu yana “uluslararası boyutta terör, uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama suçundan haklarında uluslararası boyutta karar çıkarılan ve uluslararası alanda aranan suçluların yer aldığı ülkelerin başında geliyor.
Gerçek şu ki Meclis’te muhalefet partileri tarafından hazırlanan raporlarda Türkiye’de başta uyuşturucu ticareti ve kaçakçılığıyla kullanımının yaygınlaşmasıyla bağlantılı olarak artan yoğun suç tablosu içinde “çeteleşme”-“mafyalaşma” suç bataklığında yabancı çete ve mafya örgütlerinin türediği, belgeleriyle ortaya konulmuştu.
Dönemin ilgili bakanlarının mafyatik şahıslarla ya da uyuşturucu baronlarıyla resimleri sıradanlaştı; mafya babalarının uçaklarıyla uçtular. Saray’ın danışmanları, özellikle iktidara mensup milletvekilleri ve siyasîler çete liderleriyle aynı karede göründüler.
Aslında bizzat İçişleri Bakanı’nın paylaşımlarıyla bütün dünyada “kırmızı bülten”le aranan mafya babalarının, uyuşturucu baronlarının yakalanması, Türkiye’nin AKP iktidarında ve “tek kişilik rejim”de ne denli “çete - mafya üssü” haline getirildiğini ele veriyor.
Bu durum, yıllardır tumturaklı “güvenlik nutukları”na karşılık, yüzlerce yerli ve yabancı menşeli, önemli bir kısmı devlet bağlantılı suç örgütlerinin, çete ve mafyanın cirit attığı ülke “çete-mafya cenneti”, “uyuşturucu kartellerinin sığınağı” haline getirilirken, neden göz göre göre çete-mafya örgütlerine müdahale edilmediği vakıasını ifşa ediyor.
Bu bakımdan, Türkiye’yi üç yıl boyunca “gri liste”de tuttuktan sonra sanki başkaları yapmış gibi Hazine ve Maliye Bakanı’nın “başardık!” diye “gri liste”den zar zor çıkışı “kutlama” karartması her haliyle sırıtıyor.