Pençe-Kilit harekâtı bölgesinden iki günde gelen on iki şehide bütün ülke ağlarken, yirmi aydır süren operasyonda bir binbaşı, dört üsteğmen, dokuz teğmen, dokuz astsubay, altmış üç uzman çavuş, otuz bir sözleşmeli er ve sekiz korucu olmak üzere 131 askerle güvenlik görevlisinin şehit verilmesi, siyasi iktidarın “terörle mücadele konsepti”ni tekrar gündeme getirdi.
AKP iktidarında, “tek kişilik rejim”de 2014 Eylül’ünde Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nca hazırlanan Genelkurmay’ın “çöktürme” adını verdiği “gizli” ibâreli “savaş simülasyonu/eylem plânı”yla yapılan “sınır ötesi askeri operasyonları” yeniden sorgulatıyor.
Görünen o ki Cumhurbaşkanı’nın 28 Mart 2018’de Harp Akademileri’nde “5400 terörist imha edildi, şehit sayısının on katı onlardan etkisiz hale getirildi, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecektir” diyerek, terörle mücadeleyi “etkisiz hale getirilen, imha edilen terörist sayısı”na endeksleme kısırdöngüsü devam ediyor.
Son saldırılar sonrası Milli Savunma Bakanlığı’ndan on iki şehide karşı “29 teröristin etkisiz hale getirildiği”nin bildirilmesi; ve bir gün sonra partisinin seçim toplantısında Cumhurbaşkanı’nın “Pençe Harekâtı bölgesiyle Suriye’nin kuzeyinde 12 terörist etkisiz hale getirildi, Irak ve Suriye’de 29 terör hedefi imha edildi” diye konuşması bunun son göstergesi.
SINIRÖTESİ HAREKÂTLARLA TERÖR BİTMEDİ
Gerçek şu ki bu vartada Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine kırk yıldır yapılan hava ve kara operasyonlarıyla terör örgütünün tasfiye edil(e)mediği, terörle mücadelede netice alın(a)madığı belgeleriyle kayıtlarda.
Aslında PKK terörünün baş gösterdiği 15 Ağustos 1984 Eruh kanlı saldırısından sonra özellikle Kuzey Irak’a düzenlenen her harekât sonrası “etkisiz hale getiren terörist ve imha edilen kamp ve sığınakların sayısı”nı bildiren “bildirilerie karşı başta Genelkurmay eski başkanlarının ve yıllarca yurtiçi ve sınır ötesi harekâtlarda cansiperâne terörle mücadele eden komutanların ikrarlarıyla gerçek ortaya çıkıyor.
Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ’un daha 6 Temmuz 2010’da “1984’ten 2010’a kadar 26 yılda 30 bin teröristin öldürülüp 10 bininin yaralı ve teslim alınmasıyla toplam 40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi. Güvenlik kuvvetleri beş defa PKK’yı bitirdi; ‘terör örgütü dağıldı, bitti’ diye yanlış algıladık, ama aslında terör örgütü bir türlü bitmedi” tesbiti bunun örneklerinden.
“ADANA MUTABAKATI” ZARURET HALİNE GELMİŞ
On iki şehidin verildiği son terör saldırısında bölgeyi tanıma ve istihbarat zaafına dair tartışmalar, kırk yıldır netice alınamayan, terörle mücadeleyi sadece askere - güvenlik güçlerine ihale eden bu fasit daireden bir an önce çıkılması; öncelikle teröre karşı başta Irak, İran ve Suriye olmak üzere komşu ülkelerle “terörle ortak mücadele konsepti”nin kurulması gereğini bir defa ortaya koyuyor.
Bu hususta Türkiye ile Suriye arasında merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le dönemin Suriye Devlet Başkanı Hâfız Esad arasında 20 Ekim 1998’de Adana’da imzalanıp 2011’e kadar uygulanan, “komşu ve kardeş” iki ülkenin birlikte terörle mücadele etmelerini ve topraklarında birbirlerine yönelik terör örgütlerini barındırmamalarını esas alan “Adana mutâbakatı” gibi ortak mücadelede mekanizmalarının tesisi bir zaruret.
Yapılacak olan, Meclis zemininde, demokratikleşme, hak ve hürriyetler ekseninde ekonomik, sosyal ve kültürel düzenlemelerle birlikte topyekûn köklü ve etkili tedbirlerin yer aldığı “terörle mücadele stratejisi”nin devreye sokulması.