Her ülkede ‘iyi insanlar’ olduğunu gösteren çok sayıda hadise duyuluyor. Sabah akşam Filistinlilere her türlü zulmü reva gören İsrail’de bile “İsrailli idareciler”in Gazzelilere yaptıkları zulümlere itiraz eden İsrail vatandaşları var.
O halde toptancılık yapmak doğru olmaz ve Gazze başta olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun zulmü sona erdirmek isteyen ve bu konuda samimi olanların yapması gereken iş bellidir: Hür dünya ile ve dünyanın her ülkesindeki ‘iyi insanlar’la bir olmak, beraber olmak ve zalimlerin zulmüne birlikte itiraz seslerini yükseltmek...
İtalyan yazar ve araştırmacı Roberta De Monticelli’nin “Filistin’de Çiğnenen İnsanlık” adlı eserinde Filistin’i sadece yerel bir çatışma alanı değil, evrensel düşüncenin ve dünya düzeninin bir düğüm noktası olarak ele almış. (karar.com, 26 Ağustos 2025)
Konu ile ilgili haberde şöyle denilmiş: “Yazar, Gazze’deki katliamın ve kuşatmanın devam etmesinin, hukukun çiğnenmesi ve insanlığın ezilmesi anlamına geldiğini belirtiyor. Kitap, Batı dünyasındaki “entelektüel ve ahlaki bir felaketi” gözler önüne seriyor. Medyanın ve siyasî söylemin dili, “intikam” ve “düşmanı yok etmek” gibi ilkel, yasa öncesi üsluplarla dolarken, şiddet meşrulaştırılıyor. Bu durum, hukukun üstünlüğü yerine gücün egemenliğine yol açıyor. De Monticelli, işgalin bir “inkâr sistemi” üzerinden nasıl sürdürüldüğünü detaylandırıyor; bu sistem, Filistinlilerin varlığını fiziksel (duvarlar, yerleşimler) ve sembolik (dilde silme, kültürel mirasın yok edilmesi) olarak görünmez kılıyor. Eserin en çarpıcı analizlerinden biri, Holokost anısının ve antisemitizm suçlamasının siyasi Siyonizm tarafından araçsallaştırılması. Yazar, “merkezcil bellek” kavramı üzerinden, soykırımın “bir daha asla bize olmasın” şeklinde, evrensel bir etik yerine dar bir kimlik inşasına nasıl hizmet ettiğini eleştiriyor. Bu durum, İsrail’in politikalarına yönelik eleştirilerin antisemitizmle eş tutularak susturulmasına yol açıyor ve Batı’daki entelektüel tartışmayı çarpıtıyor. (...)
“De Monticelli umut ışığını uluslararası hukukun yeniden canlanmasında ve Filistin halkının ‘sumud’ (şiddetsiz direniş) ruhunda buluyor. (...) De Monticelli, kişisel bir fenomenolojik yolculukla gözlemlerini harmanlayarak, okuyucuya bu karmaşık gerçeklikle yüzleşme çağrısı yapıyor. “Hukukun hafızası”nın ve adaletin “gerçeğin kendisi” olduğu inancının, bu karanlık dönemin üstesinden gelmek için anahtar olduğunu iddia ediyor. Filistin’de Çiğnenen İnsanlık, okuyucuyu sadece bilgilendirmekle kalmıyor, aynı zamanda içsel bir sorgulamaya ve ahlaki bir uyanışa davet ediyor.”
“Şiddetsiz direniş” haklı olarak “sivil itaatsizlik” kavramını hatıra getiriyor. Yazar De Monticelli’nin umut ışığını “uluslararası hukukun yeniden canlanması”nda görüyor olması da dikkat çekici. Bugün için bu uyanış uzak gibi görünse de hukukun mutlaka bir gün canlanacağına olan inancımızı kaybetmeyelim ve zalimlere hiç değilse kalben buğz edelim... Böyle yapılırsa hür dünya zalimlere karşı imtihanı kazanmış olur ve inşallah kazansın...