“Süreç” görüşmeleri sürerken, terör örgütünün çatı yapılanması KCK ile Kuzey Irak ve Kandil’deki “PKK’nın bütün unsurları ve uzantılarının silâh bırakmaya ve feshe” yanaşmamaları, iktidardakilerce tam bir tecâhül-ü âriflikle nazarlardan kaçırılıyor.
Otuz militanın “sembolik silâh bırakıp” yeniden dağa çekilmesiyle kalınırken, Ankara’dakilerin PKK’nın “Suriye kolu” PYD/YPG’yi palazlandıran ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyal mihraklara ve Trump’a tek kelime etmemeleri dikkat çekici.
Gerçek şu ki AKP iktidarında, “tek kişilik Saray hükûmeti”nin hükmettiği “otoriter rejim”de terör örgütünün arkasındaki işgalci ecnebilere hep suskun kalındı, kalınıyor.
TERÖRÜ AZDIRAN EMPERYALLERE SUSKUNLUK!
Mâlum ilk AKP hükûmetinde öncelikle Irak’ın işgale giden 65 bin Amerikan askerinin ağır silâhlarıyla İskenderun’dan Nusaybin’e Türkiye topraklarında -1 milyar hibe, 6 milyar dolarlık kredi karşılığı- konuşlanmasını öngören ve “1 Mart (2003) hükûmet tezkeresi”ni çıkarmaya didinildi. Akabinde “tezkere”nin Meclis’te reddi üzerine 1 Eylül 2004 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan “Bakanlar Kurulu tebliği”yle Türkiye’nin 7 deniz ve 6 hava limanında gizli mahiyetteki ABD’nin askerî personelle, silâh, mühimmat, askeri teçhizatın ithal, ihraç, nakil ve dağıtımı”yla Müslüman komşu Irak’ı işgaline destek verildi.
Cumhurbaşkanı’nın defalarca “başta olduğum sürece PKK’nın Avrupa’daki mağarası, Kandil ne ise odur, teröristlerin cirit attığı ülke İsveç ve Finlandiya terörle mücadelede net adımlar atana kadar NATO’ya giremezler, veto ederiz!” çıkışlarıyla halka deklâresine karşı iki ülkeden de “net teminat” alınmadan ABD’nin baskısıyla üyelikleri onaylandı.
Bu arada ABD’nin korumasında İsrail, bazı Körfez ülkeleri, Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın oluşturduğu konsorsiyumla Amerikan şirketlerince Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol sondajından KKTC ve Türkiye’nin dışlanmasına ses çıkarılmadı. Yine ABD’nin şımarttığı Yunanistan’ın 2004’ten bu yana Ege Denizi’nde 21 adayı işgaline hep seyirci kalındı; ve bu ülkede Türkiye’yi de hedef alan onlarca yeni askerî üs kurmasına hiçbir ciddi tepki verilmedi.
Bu vetirede, “Ben bu makamda iken asla serbest bırakılmayacak!” dediği casusluktan 35 sene hapisle yargılanan Amerikalı rahip Brunson, Trump’un “Ekonominizi mahvederim!” tehditli tweetiyle derhal serbest bırakılıp apar topar ülkesine yollandı.
“TERÖRİSTAN”A “İKNA” EDİLMİŞ
Anlaşılan, Cumhurbaşkanı’nın “dostum” dediği, Dışişleri’nin ve diplomasinin dışlandığı Trump’un “Ben onu seviyorum o da beni seviyor” övgüsüyle “şahsileştirilmiş tek şahıs dış politikası”yla iktidardakiler şimdi de “Suriye’nin parçalanması plânı”nda yer alıyor.
Bütün bunlar, Saray iktidarının Trump’un onayladığı 40 milyar ceza istenen Amerika’daki “Halk Bank” ve “Zarrap” davaları, “F 35 iptali” ile Amerika’nın dayattığı “hasımlarına ağır ekonomik yaptırımlara (CATSAA)”, bilhassa “Cumhurbaşkanı ile âilesinin Amerika ve yurtdışındaki mal varlığının araştırılması” şantajına geldiğini gösteriyor.
Görünen o ki Ankara’dakiler, ABD ile emperyal işgalcilerin “Suriye PKK’sı”nın “devletleşmesi” komplosuna “ikna” edilmiş!
Zira iktidardan düşmekle ayyuka çıkan haksızlıkların, hukuksuzların, yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetin, milletin malını yandaşlara peşkeşin, ihaleye fesad karıştırmanın sorgulanması korkusuyla ömür boyu koltukta kalmaya canhıraş çırpınıyor.
Bu yüzden bile bile tâvizlerle ülkeye ve millete yazık ediliyor. Yazık…