Bilindiği gibi 7 Şubat 2012’de işlendiği iddia edilen suçların kurumun bilgisi dahilinde olup olmadığının araştırılması için MİT Müsteşarıyla bazı mensuplarının ifâdeye çağrılması üzerine Başbakan bunun kendisine karşı bir komplo olduğunu söyleyip apar topar “MİT yöneticilerinin sorgulanmasını Başbakan’ın iznine bağlayan yasa” çıkarılmıştı.
Seçimden sonra görüşülecek “yasa teklifi”yle ise MİT’e OHAL dönemlerini aratan ve özgürlükleri kısıtlayan olağanüstü yetkiler verilirken, kurum ve mensupları âdeta dokunulamaz, sorgulanamaz ve yargılanamaz hale getirilecek. MİT hakkındaki bilgi ve belgeleri yayınlayan gazeteci ve yayıncılar, üç yıldan dokuz yıla varan hapis cezâsı ile cezalandırılabilecekler.
MİT’e sınırsız ve süresiz dinleme yetkisi için bir tek hâkim kararı yeterli sayılacak. Haber alma özgürlüğüne büyük darbe vurulacak.
Bu arada, MİT’e operasyon yetkisi de veren “MİT kanunu”ndan önce AKP hükûmeti Türkiye’yi bir nevi “muhaberat devleti” yapmaya iten ve MİT’i ihale mevzuatından muaf tutacak kararlar aldı.

BEŞ KAT HARCAMA YETKİSİ!
Gündemin gürültüsünde kamuoyunun gözünden kaçan 19 maddelik Bakanlar Kurulu kararnâmesine göre, MİT ihale mevzuatının neredeyse tümüyle dışına çıkarılıyor. 
MİT Müsteşarı’nın istemediği hiç kimse bu kurumun ihalesine giremiyor. MİT Müsteşarı’nı çok büyük ihaleler konusunda mevzuata bağlı kalmadan tek seçici patron hâline getiriyor. MİT ihalelerinde, ilân, teminat ve sözleşme zorunluluğu kaldırıldığı gibi kanunlardaki yeterlilik kuralları da artık aranmayıp, doğrudan temin ihalelerinde ise MİT’e tanınan limit, diğer kurumların beş katı oluyor. Yani MİT’e beş kat daha fazla harcama yetkisi resmen veriliyor. (Taraf, 16.3.14)
Özetle geçtiğimiz günlerde siyasî atışmaların ortasında sessiz sedâsız Resmî Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren kararla, müsteşara ihalelerde hiçbir kriteri esas almadan istemediği kimseyi ihaleye sokmama yetkisi tanınıyor. MİT, belirlediği firmaları da isterse çağırmayıp istediği firmayı eleyebilecek.
Bununla da kalınmıyor; Genel İhale Kanunu’nun birçok hükmünden zaten muaf olan MİT’e, hizmet, alım ve yapım işlerinde daha denetimsiz ihaleler yapabilmesini sağlayacak ek ayrıcalıklar bahşediliyor.
Bir diğer garabet, MİT ihalelerine, 4737 sayılı Kamu İhale Kurumu (KİK) hükümlerindeki “genel esaslar”a aykırı  “açık ihâle usûlü” tanımıyla ortaya çıkıyor. “Müsteşarlıkça belirlenen ve ilân yapılmaksızın dâvet edilen isteklilerin teklif verebildiği usûl” olarak tanımlanan “açık ihale usûlü”ne göre, sadece müsteşarın dâvet ettiklerine ihale verilecek. Dâvet edilmeyenler MİT’e malzeme satamayacak.
Özetle MİT’in doğrudan temin yoluyla yapacağı ihalelerde tam bir sınırsızlık sağlanıyor. MİT’in KİK’ce her yıl günceleştirilen limitin esas alınması kuralına uyması şartı da kalkıyor.

İHALE AYRICALIKLARININ ANLAMI
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ve soruşturmalarına dair her gün yeni tape ve iddiaların ortaya atıldığı süreçte, yeni “kararname”yle, bilhassa “yapım ihaleleri”yle ilgili ayrıcalıkta, teminat alma ve sözleşme zorunluluğunun kaldırılması da dikkat çekici.
Mevcut esaslarda yer alan ilân, onay belgesi, komisyon kurulmasını düzenleyen fıkralar, MİT’in yapım ihalelerinde artık uygulanmayacak. MİT, “Müsteşarlıkça yapılacak değerlendirme sonucunda; ilgili idarece bildirilen firmalar arasından belirlenenler ve Müsteşarlık tarafından tesbit edilerek dâvet edilmesi uygun bulunan firmaların ilgili idareye bildirilmesi” düzenlemesine bağlı kalmayacak…
Kısacası, Meclis’in tatile girmesinden sonra Bakanlar Kurulu’nda, MİT’in savunma, güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine ilgili bakanlık tarafından karar verilen veya özel güvenlik ve devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren haller gerekçesiyle, teşkilata ilâve ihâle ayrıcalıkları verilmesi, seçim sonrası Başbakan’ın “paralel devlet” kapsamında yapılacağını duyurduğu izleme ve fişleme operasyonunun hazırlığı olarak görülüyor…