"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Önce “demokratik parlamenter sistem”

Cevher İLHAN
11 Şubat 2021, Perşembe
“Millet ittifakı”nın “demokratik parlamenter sistem” hazırlıklarını hızlandırmasına karşı “iktidar bloku”nun gündemi karartma amacıyla ortaya attığı “yeni anayasa”, sistem tartışmasını kızıştırdı.

Geçmişe dönersek; I. Meşrûtiyet’in ilânıyla 23 Aralık 1876’teki Kanun-u Esâsi’de “yasama kuvveti Meclis-i Umumidir, kanun teklif hakkı Meclis-i Mebusanındır” denilir. 23 Temmuz 1908’de ilân edilen II. Meşrûtiyet döneminde 8 Ağustos 1909’daki Kânun-u Esâsi’nin tâdilinde bu yetki sürdürülüp “padişahın Meclis’in hâkimiyeti içinde hareketi” belirlenir. 20 Ocak 1921 tarihli 23 maddeden müteşekkil Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu’nda ise “yasama ve yürütme kuvveti Meclis’e verilir.” 

Yine 20 Nisan 1924’teki Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu’nda Büyük Millet Meclisi’nin “yegâne yasama mercii olduğu” teyid edilir; “hâkimiyet bilâ kayd-ü şart (kayıtsız-şartsız) milletindir, teşrî salâhiyeti (yasama/kanun koyma) ve icrâ kuvveti Büyük Millet Meclisi’nde temerküz eder” ve “Meclis, teşrî salâhiyetini bizzat istimal eder” cümlesiyle yasama yetkisinin sadece Meclis’te olduğu tasrih edilir. 

Akabinde “ahkâm-ı şer’iyye’nin (kanun hükümlerinin) tenfizi (yürütülmesi), kavâninin vaz’ı (kanunların çıkarılması), tâdili (değiştirilmesi), tefsiri (yorumlanması), fesih ve ilgâsını bizzat Meclis ifâ eder” ibâresiyle Meclis’in yasama ve denetim yetkileri tek tek sayılır. 

MECLİS’İN YASAMA YETKİSİ DEVREDİLMİŞ!

Keza 9 Temmuz 1961 Anayasasında da “yasama yetkisi TBMM’nindir, bu yetki devredilemez” kaydı konulur. Ve halen yürürlükteki -1982- 12 Eylül “darbe anayasası”nın 7. maddesinde bile “Yasama yetkisi Türk milleti adına TBMM’nindir, bu yetki devredilemez” cümlesiyle Bakanlar Kuruluna sadece bazı konularda kanun hükmünde kararnâme çıkarma yetkisi verilir.

Ne var ki “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nde, Meclis’in güvenoyu, gensoru, milletvekillerinin bakanlara sözlü soru ve bütçe hakkının kaldırılmasıyla denetim yetkisi fiilen ortadan kaldırılırken, “yasama yetkisi” de devredilip paylaşılıyor. 

1205 Manga Carta’dan bu yana demokrasilerde parlamentoların en temel yetkilerinin başında gelen, halktan toplanan vergilerin halkın temsilcilerinin kararıyla harcanmasını öngören bütçe hakkı Meclis’ten alınmış. Meclis, Saray’ın bütçesini “onay”la kalmış. 

Kısacası, “tek kişilik sistem”e örnek gösterilen “Amerikan başkanlık sistemi”nde bütçe, yüksek bürokrasi ve büyükelçi atamaları onaylayan Kongre’nin başkanı çok güçlü ve etkin denetimine mukabil, Türkiye’de Meclis’in denetim mekanizması ortadan kaldırılmış. 

Kamu idârelerinin bütün gelir ve giderleri ile mallarını, hesap ve işlemlerini TBMM adına denetlemekle yükümlü Sayıştay’ın denetim yetkisi tırpanlanırken, denetici raporları Meclis’e gönderilemiyor. En önemli kurumlardan oluşturulan Varlık Fonu da bütçe ve Meclis denetimi dışı. 

Dahası, atanmış bakanlar Meclis’e gelip milletvekillerinin sorularına cevap verme, eleştiri ve talepleri dinleme zahmetine bile girmiyor; bütçe görüşmelerinde gelişlerinde ise seçilmiş milletvekillerine tahkir cüretinde bulunuyorlar.  

“YENİ ANAYASA” MANİPÜLASYONUNA KARŞI...

Milletvekillerinin soru önergelerine on beş gün içinde cevap verilmesi gerekirken, üzerinden yıllar geçen binlerce soru hâlâ cevapsız. Son iki yılda Meclis’e sunulan 29 bin 218 soru önergesinden 12 bin 771’i cevapsız kalmış.

Buna göre, 27. yasama döneminde 1166 sorudan ancak 348’ine cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, toplam 6 bin 359 sorudan 2 bin 802’sini cevaplamış. Aile Bakanlığı 495 sorudan sadece 7’sine, Adalet Bakanlığı 3 bin 553 sorudan 125’ine cevap verirken 3 bin 274 önerge cevapsız kalmış.

Böylece, milletvekillerinin bilgi edinme ve denetleme amacıyla verdiği yazılı soru önergelerine cevaplar yüzde 85’ten yüzde 26’ya düşmüş.

Böyle bir tabloda, son anketlerde ve kamuoyu araştırmalarında AKP’nin yüzde 30.3’e indiği, 39.6’nın altında kalan “cumhur ittifakı”na karşı “millet ittifakı”nın yüzde 48.3’le arayı açtığı süreçte, “yeni anayasa” benzeri “nevzuhur konular” tamamen bir gündem saptırması olarak ortaya atılıyor.

Oysa “demokratik özgürlükçü bir anayasa” için öncelikle demokratik bir ortamın olması ve “demokratik parlamenter sistem”in hayata geçirilmesi gerekiyor. Aksi halde “otoriter rejim”de “demokratik özgürlükçü anayasa” çıkmaz, daha da “otoriter bir anayasa” çıkar. 

“İktidar cephesi”nin “yargı reformu” gibi “yeni anayasa” manipülasyonlarına karşı “millet ittifakı” ve muhalefet, “demokratik parlamenter sistem” çözümünü esas alan güçlü irâdeyi sürdürmeli…

Okunma Sayısı: 1230
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    11.2.2021 07:41:13

    Allah razı olsun. Zihinleri teşviş eden ve " sağını solundan fark edemiyen" muhakeme yoksunu zihinleri çatallaşmaktan kurtaran, gazetemizin Üstadımızın lâhika mektuplarının ; güncel hadiselerin şerh ve izahı sadedindeki bu makaleler, yolumuzdaki zihnî curufları temizlemede büyük hizmet îfâ ediyor Hâzâ min fadli Rabbî. Tebrikler, dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı