"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şehir hastaneleri demagojisi

Cevher İLHAN
23 Mayıs 2020, Cumartesi

TESBİT

“Yandaş medya”da ve “iktidara ilişik medya” yorumcularınca sürekli yapılan yanıltmalardan biri de şehir hastaneleri üzerinde. Siyasi iktidarca en üst düzeyde tekrarlanan çarpıtmada, her defasında haklı eleştiri yapanlar, bu hastanelerin mâliyetini sorgulayanlar yine bildik tahkirli demagojilerle “şehir hastaneleri karşıtlığı”yla itham ediliyorlar. Oysa muhalefet ve ekonomi mahfilleri, “hastenelerin yapılması”nı değil, döviz garantili ihâlelerin mâliyetini soruyor.  

Aslında Türkiye’de koronavirüs pandemisi alarmı öncesi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Kamu Özel İşbirliği Modeliyle dokuz şehir hastanesinin yapımın sürdüğünü söyleyen Sağlık Bakanı’nın, “Altını çiziyorum genel bütçe kaynaklarıyla üç şehir hastanesi için proje ihale ilânına çıkılmıştır” sözleri bu gerçeğin itirafı olmuştu. (gazeteler, 12.11.19)

Bu arada “Bu hastaneleri genel bütçeden kendimiz yapsaydık, hizmet gideri olarak bütçedeki miktarın en az yarısını yine ödeyecektik” ifadelerinin akabinde Cumhurbaşkanı’nın “varsın zarar edelim” çıkışından sonra “şehir hastaneleriyle ilgili sözlerinin çarptırılıp saptırıldığı” yakınması bir başka çarpıcı husus olarak kayıtlara geçmişti. (gazeteler, 16.11.19)

Ne var ki “hasta garantisi” verilen şehir hastaneleri ihâlelerinin ağır yükü millete yüklenilmesine devam ediliyor. Kısacası, bu konudaki eleştirilere Cumhurbaşkanı “cebimizden para çıkmıyor” dese de en son “zarar ediyorsak varsın zarar edelim” ikrarında açığa çıktığı gibi milletin parasının çarçur edildiği ekonomistlerin araştırmalarıyla ortada.

GARABET

İngiliz mahkemesine giden “millîlik”!

Siyasî iktidarın şehir hastanelerinin neye mâl olduğuna dair soruları cevapsız bırakmasıyla şehir hastaneleri muamması devam ediyor.   

Aslında iktidar partisi milletvekilleri de bu hastanelerin kaça yapıldığını bilmiyor. Milletvekilleri Hazine’ye soruyor; “Bizim alanımıza girmez, Sağlık Bakanlığı’na sorun” deniliyor; Sağlık Bakanı “Bakanlığımızın alanına girmez Maliye ve Hazine Bakanı’na sorun!” garip cevabıyla geçiştiriyor. Bir diğer garabet de gelecek nesilleri borçlandıran “döviz garantili” ihâlelerde herhangi bir uyuşmazlık ve anlaşmazlık çıkması halinde Londra’daki mahkemelerin yetkili kılınması. Bu durum, her fırsatta “yerli” ve “millî” olduklarını ileri sürüp, siyasî rakiplerine “gayr-ı millilik” isnadında bulunan “iktidar cephesi”nin Türkiye’de yapılan ihalelerde İngiliz mahkemelerine gitmeyi kabul etmesi.

Gerçekten neden Türkiye’deki değil de İngiliz mahkemelerinin hakemliğine başvuruluyor?

VAZİYET

 “Döviz garantili” yatırımlar...

Gerçek şu ki şehir hastanelerinde “hasta garantisi” verildiği gibi devletin kefil olduğu diğer döviz garantili ihalelere de araba ve yolcu garantisi de tartışma konusu.    

Zira Osman Gazi Köprüsü’nde araba sayısı garantisi verildiği, 40 bin aracın geçmesi garantisine karşı “salgın öncesi- ancak 17- 20 bin aracın geçtiği, geçmeyen araçların parasının Hazine’ce ödenmesi gibi başta Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve 3. Havalimanı olmak üzere “döviz garantili” diğer otoyol ve köprü ve tünellere döviz üzerinden vatandaşların cebinden milyarların aktarıldığı daha önce açıklanmıştı. 

Bundandır ki 3. Havalimanının yolcu kapasitesi ve kullanan yolcu sayısı, proje için Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından hem finansman hem de yolcu gelir garantisi gündeme geliyor.  

Bu kapsamda ihâle şartnâmesine göre, DHMİ tarafından verilen yolcu gelir garantisi 12 yıl için toplamda 6,3 milyar euroya ulaştığı; garanti bedeli hesaplamasında dış hat giden yolcu için 20 euro, dış hattan gelip dış hata giden transit yolcu için 5 euro ve iç hattan gelip dış hata giden transit yolcu için ise 3 euro servisi ücretinin baz alındığı, dünyada genellikle uçak biletine yansıtılan “ayak bastı” ücretinin “servis ücreti” adı altında döviz üzerinden döviz garantili şirketlere ödeneceği bildiriliyor.  (Yeniçağ, 29.1018) 

Özetle, bir yandan vatandaşlara “döviz - dolar kullanmayın” çağrısında bulunulurken, döviz - dolarla çeyrek asra varan ihalelerle serâpa zarar veren “şehir hastaneleri projesi”ne tam bir bilinmezlik içinde inadına devam ediliyor.

KISACA

“Şehir hastanelerinin Hazine Garantisinin artık 1 trilyon liraya ulaştığını söyleyebiliriz. (…) 19 Şehir hastanesinin Hazine Garantisi 95 milyar dolar. Dün Prof. Dr. Uğur Emek’in hesaplamalarından öğrendim ki, toplam 31 şehir hastanesinin Hazine Garantisi de 142 milyar dolar. Ama ‘Hazine Garantili Müteahhitlerin’ paraları tıkır tıkır ödeniyor. Hazine Garantili köprüler bu hesapta yok, otoyollar bu hesapta yok, havalimanları bu hesapta yok.”

(İbrahim Kahveci, Karar, 22.4.20)

Okunma Sayısı: 3836
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı