"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bulaşıcı hastalıklar ve KOVİD; NE yapılıyor, NE yapılmalı?

Dr. Mehmet Fırat
09 Eylül 2021, Perşembe 01:30
Hiçbir şey yapmayalım demek bir çözüm değildir, engellenebilir bir durumu çaresizce kabullenmektir. Çare aramamak ne dinlerin, ne de örfün bir tavsiyesi değildir.

YAZI: DR. MEHMET FIRAT

KOVİD ile ilgili yapılanlara geçmeden önce bir salgın hastalık karşısında tıp camiası nasıl davranır, neler yapar onu anlamakta fayda var. Böylece mevcut salgın karşısında yapılanları daha iyi değerlendirmek mümkündür.

Bir yerde birden fazla insanı ilgilendiren, aynı belirti ve rahatsızlıkları gösteren bir hastalık ortaya çıktığında öncelikle bu insanların ortak veya benzer bir kaynaktan hastalanıp hastalanmadığı araştırılır. Meselâ bir mahalle veya yerleşim yerinde kısa süre içinde birçok insanda ishal, karın ağrısı, kusma vb belirtiler olduğunda, bu kişilerin aynı yemek veya içme sularına maruziyetleri araştırılır ve ona göre çıkış kaynağı üzerinden müdahale çalışmaları başlar. Aynı maden ocağında çalışanlarda, havası kirli yerlerde yaşayan insanlarda normal nüfusa göre artan hastalıklar (akciğer kanserleri gibi) toplu maruziyetin ve sonuçlarının göstergesidir.

Bu durum sık olarak görüp yaşadığımız grip gibi bulaşıcı hastalıklarda da izlenmektedir. Grip bilindiği gibi enfluenza virüsünce (H1N1) oluşturulan bir hastalık olup, hemen hemen geçirmeyenimiz yoktur. Virüs RNA’sı 8 parçadan oluşup bu parçaların (segment) sık değişmesi, virüs yapısının sık sık değişmesine sebep olmaktadır. Hemen her sene değişime (mutasyon) uğrayan bu virüs normal insanlarda 1 hafta kadar rahatsızlık verdikten sonra vücudun bağışıklık sisteminin etkili hale gelmesi ile şifa ile son bulur. Normal insanlarda böyle şifa ile sonlanırken yaşı ileri olanlarda, bağışıklık sistemi baskılanmış (kanser tedavisi, organ nakli sonrası bağışıklığı baskılayan ilâç alanlar vb), ileri derecede kalp yetmezliği ve kalb- damar hastalığı olanlar, ağır astım ve bronşiti olanlar, diyaliz ihtiyacı olan böbrek hastaları gibi gruplarda, grip çok ağır seyredebilmekte, sınırda dayanma gücü olan bu insanlar, gribin getirdiği ekstra yükü kaldıramayıp ölmektedirler. Bu oran grip için yaklaşık % 0.1(binde bir) kadardır.

Salgın hastalık ile uğraşanların böyle bir durumda (salgın hastalıklar karşısında) ne yapacakları, nasıl mücadele edecekleri binlerce yıllık tecrübe yanında son yüzyılda elde edilen bilgi ve tecrübeler ile daha da belirgin hale gelmiştir.

Buna göre toplumun ekseriyetini ilgilendiren (salgın) bir hastalıkta yapılacaklar kısaca bellidir:

1- Hastalığın sebebini ve kaynağını belirlemek.

2- Bu sebebin yayılmasını ve bulaşmasını önlemek.

3- Buna karşı en etkili koruyuculuğu sağlamak.

4- Her şeye rağmen hastalığın engellenemediği durumlarda etkili tıbbî müdahale ve tedaviyi sağlamak.

Şimdi bütün bu temel yaklaşımı bütün dünyanın alışkanlık ve düzenini bozan, KORONAvirüsün sebep olduğu KOVİD-19 (CO: Corona, V:virüs, D: disease -hastalık, 19: 2019 yılında çıkış tarihi) hastalığı için yapalım.

Bilindiği gibi KOVİD hastalığı 2019 yılı sonlarında Çin’in Vuhan şehrinde benzer belirtiler gösterip hızlıca çoklu ölümlere sebep olan bir hastalığın geç te olsa duyurulması ile öğrenildi. Hastalık belirti verdikten kısa süre sonra ciddî rakamlara varan ölümlere sebebiyet veriyordu. Yapılan çalışmalar (otopsi sonuçları, akciğer tutulumu gösteren tomografi sonuçları, burun-boğaz ve akciğerden alınan örnekler) tek bir şeyi gösteriyordu KORONAVİRÜS. Ve bunun solunum yolu ile yayıldığı anlaşıldı ki tedbir alması en zor yayılma şekillerinden biri bu yayılım şeklidir.

Bugüne kadar koronavirüsün birçok hastalık yaptığı bilinen bir durumdu ve çoğu hafif atlatılıyordu. Yakın zamanlarda gözlenen SARS ve MERS gibi hastalıklarda ölüm riski çok yüksek olmasına rağmen (100 insandan 35 kişinin ölümü) yaygın olmadığından sağlıkçılar dışında çok dikkat çekmedi. Fakat bu sefer iş farklı noktalara gitti. Bütün hesaplamalarda virüsün % 2 ölüm oranına sahip olduğu, bu oranın ileri yaş ve ek hastalığı olanlarda daha yüksek rakamlara (% 15 gibi) çıktığı görüldü. Bunu bizde çok basit hesaplayabiliriz. Bu yazı yazıldığında dünyada vak’a sayısı yaklaşık 220 milyon 49 bin iken vefat sayısı 4.55 milyon (% 2.07) idi. Türkiye’de bu oranın düşük olmasının izah edilebilir, konumuz dışında sebepleri var ve bu genel tabloyu etkilemez.

Sağlık camiasının yapacağı çok karışık bir şey değildi. Öncelikle izole edilen virüsün bulaşıcılığını en aza indirmenin yolları araştırıldı. Virüs bilindiği gibi canlı olmayıp ancak canlı hücrelerde üreyip çoğalabilen ve belli fizikî ve kimyevî uygulamalar ile inaktif hale getirilebilen bir mikroorganizmadır. Bulaşıcılığı azaltmak için söylenen maske-mesafe- temizlik buradan çıkmaktadır. Kim ne derse desin direkt bulaşma, virüsün yayılımında çok önemlidir ve bunu önleyecek her tedbir önemlidir. Maskeye karşı çıkanlar maske işe yaramıyor diye karşı çıkıyorsa önce bunun etkisiz olduğunu göstermek ve varsa daha etkili bulaşmayı engelleyecek tedbirleri bulmak ve göstermek ile mükelleftir. Hiçbir şey yapmayalım demek bir çözüm değildir, engellenebilir bir durumu çaresizce kabullenmektir. Çare aramamak ne dinlerin, ne de örfün bir tavsiyesi değildir.

Tarih boyunca salgın ve bulaşıcı hastalıkları engellemenin yollarını arayanlar en ucuz ve etkili metot olarak aşılamayı bulmuştur. Aşılama sayesinde milyonlarca insanın ölümüne ve sakat kalmasına engel olunabilmiştir. Şu an aşılar sayesinde ortadan kalktığı kabul edilen ve bu nedenle aşılama ihtiyacı kalmayan çiçek hastalığı dışında çocuk felci, verem, kızamık, boğmaca, difteri, hepatit B gibi ağır hastalıklar büyük ölçüde azalmıştır. Aşı en ucuz maliyetli sağlık hizmeti sağlar. Hepatit B virüsü ile hastalanan ve kronik hepatit, siroz, karaciğer kanseri gibi sonuçlar doğurabilen kronik B hepatit 3-4 doz aşı ile engellenebilirken bu hastalığı olanlara yapılan on binlerce liralık masraflar da her zaman istenen neticeleri verememektedir. O yüzden aşı hastalık üzerinden para kazanmak isteyenler için en istenmeyen uygulamalardır.

Çokça bahsedilen aşı ne yapmaktadır ki bu kadar önem veriliyor? Çok basit bir örnek ile açıklayalım; hiç tanımadığınız, size zarar vermek isteyen bir düşman geldiğinizde ne yaparsınız? Hiçbir şey yapamazsınız, çünkü başınıza musîbet geldiğinde ancak düşmanın, düşman olduğunu anlarsınız. Oysa size önceden şu kılıkta, şu tipte biri gelecek tedbirli ol diye size önceden haber verilmişse bu düşmanın vereceği zarar en düşük seviyede olacaktır. İşte aşı daha önce karşılaşmadığınız ve fakat karşılaştığınızda ciddî zarar verebilecek mikroorganizmalar (bakteri, virüs, parazit) karşısında önceden vücudun bilgilendirilmiş ve uygun silâhlar ile donatılmış olmasını sağlayan uyarıcılardır. Farklı hazırlama teknikleri olmasına rağmen temelde yaptıkları iş aynıdır.

Peki, her bulaşıcı hastalık için aşı üretilmeli mi ve her bulaşıcı hastalık için aşı yapılabilir mi? Bu sorunun cevabı her zaman evet değildir. Birincisi nezle gibi, basit ve birkaç günde kendiliğinden geçen yaz ishalleri gibi basit rahatsızlıklarda üretilebilse bile aşı pek gerekli değildir. İkincisi önemli olsa bile henüz her önemli bulaşıcı hastalık için aşı üretebilecek durumda değiliz. Bunu teknik, ekonomik, yetersiz bilgi seviyesi olabildiği gibi bulaşıcı hastalık etkeninin de her zaman aşı yapmaya uygun olmaması gerekçe olabilmektedir.

Her tedbire rağmen hastalık gelişince yapılacak şeyler vücudunun direncini desteklemek, hayati organlarının en az hasar görmesini sağlayacak tedbirler ve ilâç tedavileri veya ameliyat gibi müdahelelerdir.

Sanırım artık esas konumuz KOVİD’e dönecek olursak neler yapılması gerektiği konusunda kafamızda bazı fikirler belirmiş olmalıdır. KOVİD’in çıkış kaynağı her ne kadar tartışmalı olsa ve bu tartışma sonuçlanmamış olsa da yukarda bahsedildiği gibi bulaşma hızını azaltan tedbirler öncelikli olacaktır. Şimdi bizde garip bir tartışma yaşanmaktadır. Söylenen tedbirler eksik veya yetersiz olabilir ve bunların istenmeyen bazı etkileri olabilir (var demiyorum, olabilir). Bu durumda daha etkili tedbirler bulunması yerine, yapılanlar mevcut tedbirleri tamamen etkisiz görüp/gösterip bütün tedbirlere karşı çıkmak. Oysa bu bir tedbir olmadığı gibi ölümleri engellemede bir çözüm de değildir. Ölümlere inanmayan veya başka açıklamalar bulma gayretinde olanlar için söyleyeceğimiz fazla bir söz yok. Bunları ikna gayretlerinin pek etkili olmadığını yakinen müşahede ettiğimden öyle bir çabada bulunmayacağım. Ama şu tesbitimi paylaşacağım; bunların bir kısmı adeta haklı çıkmak için hiçbir şeyin fayda vermediğini isteyen kişiler haline dönmüş durumdalar. Haklı olmak için hiçbir tedbirin işe yaramadığını görmek ve ispat etmek derdine düşmüşlerdir. Tabiri caiz ise kabul-ü adem değil, ademi kabul mevkiindeler!

Bulaşma hızını azaltmakla ilgili fizikî tedbirler ile bu salgının bitmeyeceği anlaşılmıştır. Dünya çapında hızlıca yayılan ve bu hızı ve yaygınlığı sebebi ile PANDEMİ olarak yaygınlığı tanımlanan hastalığa karşı en ucuz ve etkili, yol daha önce de anlatıldığı gibi aşılama olmalıdır. Şimdi öncelikle aşı ihtiyacı konusunda hem fikir olabilirsek etkili aşı ve hangi aşı konusunu konuşabiliriz. Yok aşı işe yaramıyor, aşıların etkileri yok diyorsak temelde ciddî bir ihtilâfımız var demektir. 

—DEVAMI YARIN—

Okunma Sayısı: 3570
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhammed kadri turgut

    11.9.2021 15:53:32

    Bu milletin doktorlara olan güveni sarsılmasın.

  • Muhammed kadri turgut

    11.9.2021 15:49:38

    Gazetemizin diğer konularda göstermiş olduğu feraseti bu konudada göstermesini bekliyoruz. Sözde aşının aşı olmadığını

  • Nurcan

    11.9.2021 00:21:47

    +++Hem gizli düşmanlarım da bu zayıf damarımdan istifadeye çalışmışlar ve çalışıyorlar. Nasıl ki korku ve tama' ve şan ve şeref Tarihçe[Y] - 507

  • Nurcan

    11.9.2021 00:21:17

    Nurların erkânlarından bir iki doktor, benim hastalığımın şiddetiyle beraber o hâlis, sadık zatlara hastalık noktasında müracaat etmeyip ve ilaçlarını da yemeyip çok ağır hastalıklar içinde onlarla meşveret etmeyerek ve şiddet-i ihtiyacım ve elemlerin içinde yanıma geldikleri vakit, hastalığa dair bahis açmadığımdan endişeli bir merak onlara geldiğinden, sırlı bir hakikati izhara mecbur oldum. Belki size de faydası var diye yazıyorum. Onlara dedim ki: Hem gizli düşmanlarım hem nefsim; şeytanın telkiniyle zayıf bir damarımı arıyorlar ki beni, onunla yakalayıp Nurlara tam ihlas ile hizmetime zarar gelsin. En zayıf damar ve dehşetli mani, hastalık damarıdır. Hastalığa ehemmiyet verildikçe hiss-i nefs-i cisim galebe eder; zarurettir, mecburiyet var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebit bir hâkim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdiği ilaçlara itaate mecbur ediyor. Bu ise fedakârane, ihlasla hizmete zarar verir.

  • Muhammed kadri turgut

    10.9.2021 19:52:21

    Yeni geldiğimiz zaman çiçek aşısı doktoru beni aşıladı. O kolum çıban oldu ve şişti. O şiş aşağıya iniyor, beni yatırmıyor, abdestte sıkıntı veriyor. Acaba benim vücudum aşıya gelmez veyahut başka bir mânâ var. Yirmi sene evvel beni Ankara'da aşıladılar. Şimdiye kadar o aşı yeri ara sıra işliyor, rahatsızlık veriyor. Bu da öyle olmasın diye hatırıma geldi. Sizde nasıl?

  • Betül

    9.9.2021 23:33:20

    Geçmiş senelerin grip ölümlerinden yüksek olmayan veriler çıktı mezarlık müdürlüklerinden neyin buğuzu insanlara yapılıyor. Yeni dünya düzeni diye avaz avaz bağırıyorlar ne ile bu düzen kuruluyor farkında mısınız? Gerçekten birilerinin kendini çok iyi sanmasından birilerinin ahmak hain görülmesinden usandım. İnsanlar a en aşağı birimden en yüksek birime diktatörlük yapan herkesi Allah'a havale ediyorum. Bir üniversite öğrencisi olarak PCR testi ya da aşı zorlamasına maruz bırakılmak başörtü sorununda ya peruk ya başını açmak benim için aynı acı zorbalığı hissettiriyor. Dayatmalar hiçbir zaman insani ve vicdani değildir. Bunların sonunda kaygıdan ortaya çıkacak psikolojik hastalıklara ve maddi hastalıklara çözüm aramak zorunda kalacağız her türlü olan bizlere oluyor!!!!!

  • Betül

    9.9.2021 23:30:01

    Öncelikle bağışıklığı yüksek tutan bir alternatif tıp uygulanmalı. Ağız birliği edilmişcesine sadece tek tip doktorların ekranda olması ve aşı empozesi insanı düşündürüyor. Fazları tamamlanmamış Mra nın insan vücudunda hangi etkilere sebep olduğunu görmezlikten gelerek ferasetsiz bir şekilde aşı dayatması, PCR testi zorunluluğu insanları manen yıpratıyor. Tamamen denek olduğum bir sıvıyı vücuduma almak istememek en doğal hakkım. İnsanları toplum ile vicdanen vuruyorsunuz aşı olunca covid olunmuyor bulaştırmıyor mu bulaştırıyor o zaman neyden toplum sağlığını koruyorum? İlk iki doz istenilenden daha fazlası yüzdeliğe ulaştı aşı için artık insanları doğal bağışıklık kazanması için rahat bırakın. Verilen covid ilaçların nasıl ölümlere sebep oldu saklanıyor otopsi yapılmasını istenecek vakıalar oldu. Geçmiş senelerin grip ölümlerinden yüksek olmayan veriler çıktı mezarlık müdürlüklerinden neyin buğuzu insanlara yapılıyor.

  • Nurcan

    9.9.2021 23:16:59

    Nasıl ki korku ve tama' ve şan ve şeref cihetinde çalışıyorlar. (Çünkü insanın en zayıf damarı olan korku cihetinde bir halt edemediler, idamlarına beş para vermediğimizi anladılar.) Tarihçe[Y] - 507

  • Nurcan

    9.9.2021 23:16:43

    Hem gizli düşmanlarım da bu zayıf damarımdan istifadeye çalışmışlar ve çalışıyorlar. Nasıl ki korku ve tama' ve şan ve şeref Tarihçe[Y] - 507

  • Nurcan

    9.9.2021 23:16:15

    Nurların erkânlarından bir iki doktor, benim hastalığımın şiddetiyle beraber o hâlis, sadık zatlara hastalık noktasında müracaat etmeyip ve ilaçlarını da yemeyip çok ağır hastalıklar içinde onlarla meşveret etmeyerek ve şiddet-i ihtiyacım ve elemlerin içinde yanıma geldikleri vakit, hastalığa dair bahis açmadığımdan endişeli bir merak onlara geldiğinden, sırlı bir hakikati izhara mecbur oldum. Belki size de faydası var diye yazıyorum. Onlara dedim ki: Hem gizli düşmanlarım hem nefsim; şeytanın telkiniyle zayıf bir damarımı arıyorlar ki beni, onunla yakalayıp Nurlara tam ihlas ile hizmetime zarar gelsin. En zayıf damar ve dehşetli mani, hastalık damarıdır. Hastalığa ehemmiyet verildikçe hiss-i nefs-i cisim galebe eder; zarurettir, mecburiyet var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebit bir hâkim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdiği ilaçlara itaate mecbur ediyor. Bu ise fedakârane, ihlasla hizmete zarar verir.

  • Nurcan

    9.9.2021 23:14:52

    Gazetemde aşi yaptirmanin faydasi dogrultusunda degil aşinin iceriginjn necis olduguna dair yazilar olmasini temenni ederdim !üstadin hazik ve mutedeyyin hekim kavramini acmak lazim... rakamlar yazilmis oranlara bakilacak olursa hastaligin vehim diye niteledigimiz kuruntudan ibaret oldugunu gormekteyiz prospektus okumanizi oneriyorum haramla tedavi olmayi reddediyor ve sorgulamayan bize ahmak diye niteleme yapan yorumlari da kınıyorum... Asilar sayesinde degil gelisen yasam kosullari hijyen teknoloji bunlarida hice saymayalim madem asilar hastalijlari bitirmis onun yerine bir suru hastaliga gebe birakmis bu milleti tek tek sayamacagim lakin eski insanlara nazaran yeni nesil oldukca kisa ömurlu ve sagliksiz asilar sandiginiz kadar masum degiller malesef dunyada kazanc noktasina birinci sirada saglik sektoru ve bundan nemalanan saglik camiasi ile dolu umarim verecek hesaplari vardir bu isin ahiretide var haram yolla tedaviye ozendirmek de cabasi

  • Sema Nur

    9.9.2021 21:39:00

    4)Sınırdan geçen Afgan ve Suriyelilere ne pcr ne aşı..Onlar hastalığı yaymıyor mu? Prof Dr Serhat Fındık kovid 19 virüsünü öldüren IVERMECTİN diye bir ilacın olduğunu fiyatının da çok ucuz, yan tesir profili yönünden güvenilir ve ruhsatlı olduğunu ancak hiç kimsenin bundan bahsetmediğini dile getirdi.. Çok fazla tutarsızlık var.. Camiler hariç hiçbir yerde ne maske ne mesafe.. Teravih bile kıldırtmadılar Ramazan da ses etmeyenleri de Rabbime havale etmişim.. Kendileri dipdibe konserler mitingler verirken.. Salgın adı altında hürriyetler kısıtlanıyorsa kusura bakmayın ben orada iyilik de aramam şifa da..

  • Sema Nur

    9.9.2021 21:38:28

    3)Aşınızı olun bitecek bu iş dendi. En başta hangisinden olursanız olun dedi doktorlar.daha etkileri ne belli değil.. Hamilesine, kronik hastasına, yaşlısına, alerjik rahatsızlığı olana,Öncesinde hiçbir test yapılmadan vücudu uygun mu değil mi kontrol edilmeden. Hamilelere, alerjik rahatsızlığı olanlara insaflı doktorlar grip aşısını bile önermezken. 1.doz olanlar aşılı sayılmıyor. 2 doz sinovac aşılı sayılmıyor. 2 dozun üstünden 24 gün geçmedikçe ve üstünden 6 ay geçerse aşısız.Tam olarak kaçıncı dozda tam aşılı sayılacak insanlar. Birde üstüne hala aşı alınmaya devam ediyor.bununla birlikte Türkiye ortalamasına vurunca kişi başı 170 doz yapıyor..

  • Sema Nur

    9.9.2021 21:36:55

    2) Aşıdan sonra ne üretenin ne de devletin başımıza gelebilecek hiçbir yan etkiden sorumluluk almaması ama bu durumdan ürküp çekinceleri olan, denek olmak istemeyen insanlara dayatma yapılması, işleriyle sosyal hayatıyla tehdit edilmesi ve tvlerde söylenen ayrımcı ve insancıl olmayan konuşmalar. (köpek gibi aşılanacaksınız vs)daha da iğrenç şeyler.. Yurt dışından gelicek olanlara aşı ve pcr dayatması yapılmayacak olması. Bu ülkede ben kaçıncı derecede vatandaşım? Bu kadar dayatma ve kısıtlama yapılan şeyde hayır mı aramalıyız şer mi?Aşı deyip duruyorsunuz.. Ruhsatı olmayan birşeye nasıl aşı diyebiliriz? Arabanın ruhsatı olmadan arabayı kullanabiliyor musunuz?Aşılanın deyip duruyorsunuz Siz bir dr olarak benim başıma gelicek herhangi bir yan etkide sorumluluk alabilecek misiniz? Tvde konuşturulan sözde drların çoğunun ilaç firmalarıyla bağlantıları var, destekleyiceleri var, başımızdaki aşı bakanının şehir hastaneleri var. Şu hasta garantili olandan..

  • Sema Nur

    9.9.2021 21:35:43

    1)Çoğu insanın derdi aşıyla değil. Ruhsatı olmayan birşeyi dayatmaları sorun. İnsanların akıllarında sorular var(sorgulayanlar için). Mrna aşı diyoruz..Bu mrna yı hangi hayvandan ürettiler, domuz mu maymun mu inek mi?içinde haram şeylerin bulunduğu ürünler de vücutta şifa dan çok zarar oluşturacağına göre.Yan etkileri ne bilinmiyor. Ama ortaya baya ne gibi etkiler yaptığı yavaşça ortaya çıkıyor..özellikle çok fazla kalp krizi. 3.dozdan sonra delta varyasyonu ortaya çıkması.. aşılananların virüsü yayması,bulaştırması bunu tvden inmeyen Mehmet Ceyhan da dile getirdi.. Uğur Şahin 2.dozdan sonra bağışıklığın düştüğünü dile getirdi...

  • Hüseyin Çetinsoy

    9.9.2021 16:23:52

    Sorumluluk alıp bu konuda makale yazdığınız için sizi tebrik ediyorum. Makalenizin tamamı neşredilmediği için bazı soruları erteleyerek bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Milletin aşı yada aşılama ile herhangi bir derdi yoktur. Zaten aşı yada aşılama uygulamasına karşı çıkmak ahmaklıktır. Karşı çıkılan husus bu aşı adaylarının güvenirliliği ve bunların insanlara zorla uygulanmak istenmesidir. Bu konuda yapılan ve hakaret ve aşağılama boyutuna varan algı operasyonudur.

  • Azad yıldız

    9.9.2021 14:47:45

    Harika aydınlatıcı bir yazı olmuş hocam canı gönülden tebrik ederim sayın hocam hürmetler

  • Ali Dinar

    9.9.2021 14:31:03

    Merhaba. İhtisas sahibi olmasamda,size tanıdığım, bildiğim Covit i biraz anlatmak istiyorum. 1- Öncelikle Covit,insanların akıllarını başlarına getirmek hikmeti ile kaderin elindeki şefkatli bir kamçıdır. 2- Hastalığın sebebini,kaynağını ise şöyle açıklamak istiyorum, bi mahsuru yok. Canlı olmayan virüs, korku dolu canlı hücrelerde, neşvü nema buluyor. Yani bizim hucrelerimiz ona yol veriyor. Yani diyeceğim o ki,korkuyu evhamı sindirebilirsek,hastalığın 10 da 9 u gider. Bunu sağlayabilirsek Covit diye birşey yok diyebiliriz.(1 den 10 a kadar olan derece,tahribatın dereceleri diyebiliriz. Bence yeter. Okumanızı dilerim,başarılarınızı dilerim.

  • mustafa

    9.9.2021 14:11:25

    Teşekkürler hocam. Güzel bir yazı olmuş ama çok kafa karıştıran kimseler var. Buna binaen bir de diğer görüşleri içeren bir yazı kaleme alınsa da daha iyi kıyas yapılabilse. Malum ehli tahkik olmak mesleğimizin gereği. Sonuçta herkes kendi yaptığının sorumluluğunu üstleniyor. Selam ve dua ile.

  • Nihat

    9.9.2021 14:05:10

    Aydınlatıcı bir yazı olmuş. Allah razı olsun

  • Yılmaz

    9.9.2021 13:04:54

    Allah razı olsun, böyle bir yazıya ihtiyaç vardı, devamını da bekliyoruz.

  • İsmail dursun

    9.9.2021 12:01:33

    Tebrikler kaleminize sağlık.İşinin ehlinden çıkmış,takdire şayan bir yazı olmuş.Sadece, aşağıda belirttiğim alıntınız ile ilgili bir iki cümle yazmak istedim. "Tabiri caiz ise kabul-ü adem değil, ademi kabul mevkiindeler!" ifadesi ise uygun değil.Tam tersi,yaptıkları kabul-u adem çabası...Yani birşeyin zıttını ispat çabası...Adem-i kabul ise kabul etmemek,kafa yormamak anlamındadır. selam ve dua ile

  • Tahsin

    9.9.2021 11:35:53

    Teşekkür ediyorum. Okumuş kimseler sizinle genelde hemfikirdir. Endişeleri ise izale etmek de bu hakikatleri anlatmak kadar önemli. Grafen oksit şayiası hakkında da bilgiye ihtiyacımız var. Mutmain olmak herkesin hakkıdır.

  • Toygar

    9.9.2021 09:49:31

    Ellerinize, bilginize sağlık. Nicedir böyle bir yazıyı kaleme alan kimse olmadı. Bu nedenle öncelikle sitemim, şimdiye kadar bu yazıyı yazmamış olmanıza olur sadece. Bununla birlikte aşı ile ilgili anlamsız, bilgisiz ve yetkisizcesine yapılan, maalesef "siyasete alet edilmiş" değerlendirmelerin de ne kadar manasız ve geçersiz olduğunu ifade etmiş olduğunuz sarihtir. Kim alınırsa, alınsın. Kim gücenirse gücensin. Aslolan hak ve hakikattir, gerisi bozuk sesler kabilinde kalıyor. Konuşan yalnız hakikat olsun! Anlaşılması temennisiyle.

  • Bahattin Yavuz

    9.9.2021 02:32:38

    Salgın ve aşı konusunda bilgilendirici bir yazı oldu, Tebrikler, Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı