"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB Başkanını dinleyen yok mu?

Faruk ÇAKIR
02 Mayıs 2021, Pazar
Bir inat uğruna olsa gerek, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolu kapatılmak isteniyor. Elbette bu yolu kapatmak isteyen ‘dış güçler’ de vardır, ama esasta ‘iç güçler’in ne yaptığı önemli.

Bakınız, Büyükelçi Volkan Bozkır, 2018’de şöyle demişti: “Bakın AB üyeliği, NATO, ya da başka bir teşkilât üyeliği gibi değildir. AB’ye üye olduğunuzda günlük yaşamınız etkilenir. 80’li yıllarda Türkiye’de 20 civarında sivil toplum kuruluşu vardı, bugün 108 bin. Sivil toplum, demokrasinin temel direğidir. AB sürecinde bunlar gelişti. (...) İnsanlar bunu hissedecek. Demokrasi ve insan hakları değil sadece, insanımız soluduğu havanın, içtiği suyun daha temiz olduğunu görüyor. Gıda güvenliği, iş güvenliği gibi konularda AB müktesebatının yararlarının farkında…” (Konuşan: İpek Özbey, Hürriyet, 3 Eylül 2018)

Bu tesbitten ne anlaşılır? İdarecilerin, ülkemizin AB’ye üye olmasının getireceği ‘iyi’liklerin farkında olduğu ve bunun için çalıştığı akla gelmez mi? Peki, hal ve gidiş öyle mi?

Benzer şekilde doğru ve isabetli açıklamalar bugün de devam ediyor. Meselâ, çok yakında TBMM AB Uyum Komisyonu toplanmış ve AB üyelik konusu tartışılmış. Komisyonda Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı sunum yapmış. AB Başkanlığı olarak AB üyelik sürecinde kararlı bir şekilde çalışmaya devam ettiklerini anlatan Kaymakcı, şöyle demiş: “Siyaseten, coğrafî, tarihî, ekonomik, ticarî, kültürel olarak, spor ve sanatta Avrupalı bir ülkenin, AB’ye üye olmama lüksü yok. Şu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor: Bugün Avrupa kıt’asının çok büyük ölçüde karar alıcısı noktasına geldi AB. Dolayısıyla biz Meksika ya da Orta Doğu’da bir ülke olsaydık, ‘AB bizi çok etkilemez’ diyebilirdik, ama bizim öyle bir lüksümüz yok. Onun için Türkiye eğer egemenliğini ve çıkarlarını en iyi şekilde, en üst düzeyde korumak istiyorsa bunun yolu, yöntemi AB’ye tam üyelikten geçiyor. Bu gerçeği görmemiz gerekir. Türkiye’nin karar alma mekanizmasında olduğu bir sistem lâzım Türkiye’ye.”  (aa, 29 Nisan 2021)

Türkiye gibi bir Avrupa ülkesinin, bu sistemin dışında olma lüksü bulunmadığını dile getiren Kaymakcı, bu sebeple tam üyelik hedefi doğrultusunda, kararlı şekilde çalışmaları sürdürmek gerektiğini de ifade etmiş.

Bu tesbitler büyük ölçüde kamuoyunun da bildiği, kabul ettiği desteklediği gerçeklerdir. Peki, “Dışişleri Bakan Yardımcısı”nın dile getirdiği bu doğru tesbitler ve görüşler “Türkiye’yi idare edenler”ce ne ölçüde dikkate alınıyor? Acaba çalışmalar bu anlayışla sürdürülüyor mu?

Hal ve gidişe bakıldığında çoğu icraatın bu bakış açısıyla uyuşmadığı söylenebilir. Bakan Yardımcısının dile getirdiği şekliyle, “Türkiye eğer egemenliğini ve çıkarlarını en iyi şekilde, en üst düzeyde korumak istiyorsa bunun yolu, yöntemi AB’ye tam üyelikten geçiyor”sa “Bize Ankara Kriterleri yeter” anlamına gelen söz ve fiiller ortaya koymak doğru olur mu?

Mutlaka ‘dış güçler’in ne yaptığı, nasıl engellemeler çıkardığı bilinmeli. Fakat ‘iç güçler’in ne yaptığı, nasıl bahaneler ortaya koyduğu ve milleti nasıl yanılttığı da önemlidir. 

İnanç ve değerlerimizle birlikte AB’ye üye olmak milletimizin menfaatinedir. Yılan ısırması ihtimalinden kaçarak, ‘ejderha ağzı’ mesabesindeki istibdat anlayışına sığınmamak gerekir. Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler...

Okunma Sayısı: 2222
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    2.5.2021 01:00:52

    Israrla ve sebatla bu konuya tahşidat yapam makaleleriniz için, tebrikler, dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı