Adaleti bir türlü tecelli ettiremediğimizden dolayı hemen her yıl idam tartışmaları tekrarlanıyor. Bilindiği üzere 2004 yılında yapılan değişikliklerle idam uygulaması kanunlardan çıkarılmış durumda.
O gün bu kararını alan iktidar yöneticilere, bugünlerde idam uygulamasını yeniden getirmek istediklerini ifade ediyor. Bunu söylerken de sanki milletin talep ve arzularını çokça dikkate alırlarmış gibi, “Milletin böyle bir isteği varsa biz de TBMM olarak buna kayıtsız kalamayız. İllaki gereğini yaparız” benzeri beyanlarda bulunuyorlar.
Elbette bu mesele kolay karar verilebilecek bir mesele değil. Avrupa Birliği’ne uyum kararları çerçevesinde bu kararlar alınmış durumda. O gün bu kararları alanların bugün aksi kararlar alabileceklerini beyan etmeleri ancak tutarsızlık olarak ifade edilebilir.
Mesele sadece tutarlı olmak ya da olmamak meselesi de değildir. Cinayet ve benzeri insanları ‘deli’ eden bazı suçlar vardır. Böyle canilere kızan vatandaşlar, idamı bir çare olarak görebilirler. Ancak asıl mesele adaleti tecelli ettirip ettirememektir. Bir idare ve irade, adaleti tecelli ettireceğim diye zulmen insanları idam ederse ne olacak? Türkiye tarihi âdil olmayan idam kararlarına da şahit olmuştur. Dolayısıyla bu kararları vermek için bin defa düşünmek icap eder. Elbette âdil bir sistem olabilse böyle kararlar da verilir ve insanlar ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ der. İş dönüp dolaşıp adaleti tecelli ettirebilmek hedefinde düğümleniyor.
Tekrarlamakta fayda var: Türkiye’nin esas meselesi adaleti tecelli ettirebilme gayreti olmalı. Adalet gibi bir derdi olmayanları mevsim şartlarının değişmesi gibi her sene belli vakitlerde “İdam geri gelsin” demesini anlamak mümkün değil.
Hele hele, “Birinin hatasıyla başkası mesul olmaz” temel prensibini hiç dikkate almayan ve adaletsiz karar ve uygulamalar noktasında dünyada liderlik yapanların bu isteklerini makul istek olarak görmek mümkün olur mu? Önce mevcut durumda adaleti bir tecelli ettirin. Haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği, keyfiliği memleketimizden kovmayı başarın. Ondan sonra diğer tartışmaları yapmanın bir anlamı olsun.
Baştan sonra keyfiliğin hüküm sürdüğü, birinin hatasıyla başkasının, çoluğunun ve çocuğunun dahi ‘suçlu’ muamelesi gördüğü, liyakatin hiç dikkate alınmadığı bir sistemde ‘idam gelsin, dertler bitsin’ demek bir mana ifade eder mi?
Bu tartışmalar boş, gereksiz ve samimî olmayan tartışmalardır. Herkes görüyor ki maksat idamı tartışmak bile değil. Bu tartışmayı başlatarak Türkiye’nin esas gündemlerini perdelemek ve unutturmak isteyenler var. Bundan önceki tartışmalar bir netice verdi mi? Mevcut adaletsiz anlayış hüküm sürdüğü müddetçe velev ki idam uygulaması geri gelmiş olsa ‘adaletsizliğe’ çare olabilecek mi?
Türkiye’yi idare edenlerin maksadı adaleti tecelli ettirmek ise, lütfen mevcut haldeki kanunlarla adaleti tecelli ettirsinler. Keyfilik sona ersin. En temel hukuk kaidesi olan “Birinin hatası ile bir başkası suçlanamaz” kuralı uygulansın. Mahkemelerin kararları uygulansın. Suçsuz olanların mağduriyeti sona ersin. Ki, samimiyet testi geçilsin. Aksi halde ‘gündemleri idam etmek’ gayreti bir netice vermez, bilinsin.