Bu bakımdan ‘komşularla sıfır sorun’ hedefi, gerçekleşmesi zor da olsa isabetli bir hedeftir. Ya da iki komşu arasında bir ihtilaf çıktığında bunu ‘kavga’ ile değil de müzakere ile çözmek yine isabetli olan tercihtir. Çünkü ‘kavga’dan iki taraf da fayda değil zarar görür. 

Elbette diplomasinin bütün yolları tıkandığında ve icap ettiği şartlarda ‘savaş’ da bir tercihtir. Fakat karşılaşılan problemleri çözmek için en önce ‘savaş ya da kavga’yı hatırlamak hele hele günümüzde tercih edilen bir yol değil ve olmamalı. Savaşların ülkeleri ne hale getirdiğini bütün dünya görüyor.

Türkiye’yi idare edenlerin yaptığı açıklamalara göre komşumuz Yunanistan ile yeni bir ‘bahar dönemi’ başlamış gibi görünüyor. Komşularımızla ülkemizin arasının ‘iyi’ olmasından sadece memnuniyet duyarız. Zaten esas itiraz edilmesi gereken şey, komşularımızla aramızın ‘limoni’ olması ya da ilişkilerin kesilmesinedir. Maalesef Türkiye’yi idare edenler ‘bin adım sonrası’nı düşünmeden komşularımızla ‘kavga’ etmeyi tercih ediyor. Neredeyse her yıl aramızın bozulduğu ve sonra yeniden ‘bahar havası’nın estiği ülkelerden biri de Yunanistan’dır. Yakın zaman önce “Bir sabah ansızın gelebiliriz” benzeri bir politika izlendi ve komşumuz Yunanistan ile aramızdaki köprüler atılma yoluna gidildi. O dönemde iktidarı destekleyen medya bu kararı dört elle alkışladı ve “İşte gördünüz mü? Gerçek politika, Türkiye’nin menfaatlerin korumak böyle olur! Biz ‘güç’ bakımından Yunanistan’dan şu kadar öndeyiz, şu kadar silahımız var” ve benzeri yazılar ve haberler manşetlere taşındı. Verilen bu haberler sayesinde ‘sade vatandaş’ da Yunanistan’ı kızgın bir tavır takındı. O günlerde uygulanan bu politikanın Türkiye’ye fayda vermediği anlatanlara ise kulak verilmedi.

Aradan aylar belki yıllar geçti ve Türkiye’yi idare edenler şimdi de “Biz o sözleri Yunanistan için söylemedik. Yunanistan bizim eskiden beri dostumuzdur” benzeri beyanlarda bulunuyorlar. Dünkü ‘kavga’ haberleri alkışlayan ‘iliştirilmiş medya’ ise bu defa da yeni açıklamaları alkışlıyor. İyi de bunlar birbirine zıt iki politika değil mi? 

Tabii ki ‘dış politika’ yapılan yanlışlar sadece bu mesele ile ilgili değil. Belki abarttığımız düşünülecek, ama esasta doğru olan hiç bir politika yok. Bütün komşularla aramızın ‘kötü’ olması hep komşularımızın kabahati mi? Türkiye’yi idare edenlerin ‘yarın’ı düşünmeden attıkları adımların bu neticede bir payı yok mu?

İçerde ve dışarda ‘barış’ adımlarının desteklenmesi en iyi yoldur. Barışmak için kavga etmeye ihtiyaç var mıydı