Bütün dünya virüs salgınına karşı tesirli bir aşının bulunmasını ve salgının mağlûp olmasını bekliyor. İnşallah bu salgın en kısa zamanda bertaraf edilir ve insanlık büyük bir musîbetten kurtulmuş olur. Elbette bu salgından alınması gereken dersler vardır ve bu derslerin alınması insanlığın menfaatinedir.
“Pandemi Döneminde Küresel Sağlık Sorunlarına Ortak Çözümler” başlıklı programda konuşan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus’un dikkat çektiği bir nokta önemli.
Kovid-19 salgınının dünyanın siyasî, ekonomik ve sosyal temellerini derinden sarstığını belirten DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, “Bu süreçte Kovid-19 salgınıyla mücadele, sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliği ve en kısa zamanda aşı inisiyatiflerine girişilmesinin gerekliliği, önem arz eden konular arasındadır. Aşıya erişim her ülkenin ulusal çıkarı haline gelmiştir. Birçok yönden birbirine bağlanmış dünyada düşük ve orta gelirli ülkelerin Kovid-19 aşısına ulaşamaması durumunda virüs yayılmaya ve insanları öldürmeye devam edecektir. Şu unutulmamalıdır ki fakirliğe, açlığa, eşitsizliğe ve iklim değişikliğine şifa olacak bir aşı yoktur. Bu yüzden sağlık tehditlerini ve bu tehditleri ortaya çıkaran faktörleri tanımlama ve yönetme yöntemlerimizde değişime gitmeliyiz” demiş. (AA, 1 Aralık 2020)
DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus’un şu tesbiti dünya idarecilerinin gündemini meşgul etmeli: “Fakirliğe, açlığa, eşitsizliğe ve iklim değişikliğine şifa olacak bir aşı yoktur.”
Yapılan açıklamalara göre Covid-19’a aşı bulundu gibi görülüyor. İnşallah çalışmalar neticeye ulaşır ve üretilen aşı salgının yayılmasına mani olur. Peki, neredeyse dünyanın yarısını etkileyen ‘fakirliğe, açlığa, eşitsizliğe’ çareyi kim ve ne zaman bulacak? Covid-19’a çare bulmak için bir araya gelen ve her türlü maddî imkânlarını birleştiren ‘büyük devlet’ler, aynı çalışmayı ‘fakirliğe, açlığa ve eşitsizliğe’ çare olacak gayretler için niçin yapmazlar?
Esasında bu listeye ‘cehalet’i de ilâve etmek icap eder. Fakirlik, açlık ve eşitsizlik büyük dertler arasında olduğu gibi ‘cehalet’ de dertlerin başında yer alır. Zaten Risale-i Nur eserlerinde ‘cehalet, fakirlik ve ihtilâf’ın en büyük düşmanlar arasında zikredilmesi tesadüf olmasa gerek.
Samimî olarak dünya barışı temin edilmek isteniyorsa mutlak surette bu ‘üç büyük düşman’a karşı birlikte mücadele edilmelidir. ‘Fakirliğe, açlığa, eşitsizliğe’ karşı haklı olarak mücadeleye çağıran DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, muhtemeldir ki önümüzdeki yıllarda ‘cehalet’ düşmanına karşı da mücadele çağrısı yapacaktır.