Yıllardan beri dile getirmeye çalıştığımız bir israf, tartışmalı bir şekilde de olsa ortadan kalkmak üzere.
Bilindiği gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şehrin ana yolları üzerindeki ‘duvar’lara çiçekler ekiyordu. Şahsen bu uygulamayı israf olarak görüyor ve itiraz ediyorduk. Tabiî ki büyük ekseriyet bunu israf olarak görmüyor ve “İstanbul ne kadar da güzel oldu” diyordu. Doğru, İstanbul güzel oluyordu, ama bir o kadar da israf batağına sürükleniyorduk.
Nihayet belediyenin yeni idarecileri yol kenarındaki duvarlarda bulunan çiçekleri kaldırmaya karar vermişler. Yerine yapılan ‘boya- ma’lara itiraz edenler var. Eğer burada da bir israf varsa ona da itiraz ediyoruz ve ederiz. Ancak tartışmanın bu yönü çok önemli değil. Mühim olan apaçık bir israfın sona ermesidir.
Elbette aksini düşünenler de var ve olur. Bunun için ‘kavga’ etmeye gerek yok. Bilgiler şeffaf bir şekilde ortaya konulur, İstanbullular başta olmak üzere icabında millete sorulur ve doğru olan yapılır. Ama kesinlikle için de israf olmayan bir adım atılmalı.
Hemen ifade edelim ki İBB’nin şimdiki idarecileri daha ortada yokken biz bu meseleyi gündem yapmış ve itirazımızı kayıtlara geçirmişiz. Hatta bu sebeple eimizden, dostumuzdan ve bilhassa hemşehrilerimizden ciddî itirazlar görmüşüz.
Bakınız, 2013’de ne demişiz: “(...) Meselâ, yine İstanbul örneğinde olduğu gibi otoban ve E-5 dediğimiz ana arter yol kenarlarında duvarlar ‘çiçek’lerle süslenmiş. Topraklara ekilenler değil de, duvarlara özel yerler yapıp çiçeklerle süslenmesi bizim için lüks değil mi? Elbette kötü olmuyor, şehir güzel görünüyor; ama Türkiye sadece İstanbul’dan ve otobanlardan ibaret değil ki! Netice itibarıyla bu paralar ‘hazine’den ve bizden çıkmıyor mu? İstanbul’un otobanlarının duvarları bile çiçeklerle süslendiği bir vakitte, Bitlis’in Nurs Köyü, Rize’nin Başköy’ü, Trabzon’un Düzköy’ü niçin İstanbul’dan 50 yıl geride olsun? İstanbul’da otoban kenarlarındaki duvarlara bile özel tekniklerle ‘çiçek’ler ekilirken, Senoz Vadisi’nin Ormancık Köyü’nün yolu niçin toprak yol olsun? Hayır, hayır hayır! Bu paylaşımı ‘kurt’ bile yapmaz! Bu kadar adaletsizliği Türkiye kaldırmaz ve kaldırmamalı... (Yeni Asya, 22 Ekim 2013)
Bitmemiş, bunu dert ederek sosyal medya hesaplarından da dile getirmiş ve nihayet 2019’da da tekraren şunları yazmışız: “Meselâ, İstanbul’un ana yollarının kenarlarındaki beton duvarlara çiçekler asılması, bunların bakımı için milyonların harcanması israf değil mi? ‘İyi, ama şehrimiz güzel görünüyor’ diyenler olabilir. Ancak unutmamak gerekir ki güzel görünmekten önce yapılacak işlerimiz var. ‘İstanbul ne güzel’ denilsin diye israfa imza atmak doğru olmaz. Bütün işlerimiz öncelik sırasına konulması gerekir.” (Yeni Asya, 17 Haziran 2019)
Yapılanlara tarafgir olarak değil de insafla bakmak icap eder. İktidarı destekleyen pek çok kişinin yeni yapılan işe itiraz ettiği bir ortamda, Prof. Dr. Şaban Şimşek şöyle yazmış: “Demokrasi dikey bahçeden otlamak değildir! Son 9 yılda... Metrekaresi 1280 tl’den 44 bin metrekare dikey bahçe yapıldı (56 milyon) ve bakıldı (123 milyon)!
Millete yani bize toplam maliyeti 179 milyon Türk Lirası!... Ve şimdi onların hepsi ot!.. Çünkü çok gereksiz bir lüx olan bu sözde bahçelerin bakımı (bence çok haklı olarak) yapılmıyor. Bunun için her yıl 12 Milyon TL harcamak lâzım! (...) Durum tam da ‘Ayranı yok içmeye atla gider ...’ cinsinden bir şeydi! Yaaa Allah’tan korkun be! Ayıbın çok ötesinde bu günahtır, günah; israftır, gösteriştir, tüyü bitmiş-bitmemiş herkesin ve de yetimin hakkı, Fırat kenarında otlayan, ama bu dikey bahçedeki bir tel ottan istifade edemeden bu dünyada kaybolup giden koyunların! Artık ne derseniz deyin!” (Facebook sayfası, 15 Ekim 2020)
Nerede israf varsa ona son verelim vesselâm.