Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği “Bağımsız Gazetecilik Konferansı”nın Basın ve Düşünceyi İfade Özgürlüğü oturumunda Türkiye’nin de içinde olduğu dünya nüfusunun yüzde 44’ünün seçimli otoriter rejimlerle yönetildiğine dikkat çekilmiş.
Toplantıda Siber Güvenlik Kanun Teklifi’nin kanun olarak yürürlüğe girmesi durumunda ‘basın özgürlüğü’ önündeki yeni engellerden biri haline geleceğine işaret edilmiş.
Toplantının Moderatörü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, herkesin bildiği ‘2024 yılı medya tablosu’nu şöyle özetlemiş: “Türkiye Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 189 ülke içinde 155. sırada. İktidar sansürü hayat biçimi haline getirmeye çalışıyor. Bunun için de ilk hedef olarak gazeteciler, seçiliyor. İktidarın istediği gibi haber yapmayan gazeteciler sözlü ve fiziksel saldırılarla baskı altında tutulmaya çalışılıyor, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Yolsuzluk haberleri yapan gazetecilere yüksek tazminat davaları açılıyor. 12 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı. Şimdilik geri çekilen Etki Ajanlığı düzenlemesinin ardından TBMM’ye getirilen Siber Güvenlik Yasa Teklifi ile gazetecilik tamamen kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır.”
Konferansta konuşan Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bertil Emrah Oder de şöyle demiş: “Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu demokratik gerileme sarmalı, en yoğun biçimde basın ve ifade özgürlüğünü etkilemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin son bireysel başvuru istatistiklerine göre ifade özgürlüğü en fazla ihlâl edilen dördüncü özgürlüğü olmuştur. 4315 ifade özgürlüğü ihlal kararıyla mülkiyet hakkından sonra en çok ihlâl edilen ikinci maddî özgürlüktür.”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı avukat Gökhan Küçük ise gündemdeki Siber Güvenlik Kanunu teklifine dikkat çekip şöyle demiş: “TBMM Millî Savunma Komisyonu tarafından kabul edilen Siber Güvenlik Kanunu Teklifi ifade ve basın özgürlüğünün önündeki yeni engellerden biri olacak. Kanun teklifiyle ülkenin siber güvenliğinin sağlanması, korunması, geliştirilmesi düşünülmüşse de bunun dışındaki özgürlükleri sınırlayacağını görebiliyoruz. Bu yasa teklifi kabul edilirse çok yüksek, orantısız idarî para cezaları verilebilecek. Bu da ifade ve basın özgürlüğüne zarar verecek.”
Hadisenin bir de ‘dijital sansür’ yönü var. Medya Özgürlüğü İhlallerini İzleme Uzmanı Gürkan Özturan şöyle demiş: “Türkiye’de haklar ve özgürlükler alanında(ki) gerileme devam ediyor. ‘Unutulma hakkı’ uygulamada bireylerin kendi itibarlarıyla ilgili arama sonuçlarının kaldırılmasıydı. Ancak Türkiye’de iktidar mensuplarının, etkin iş insanlarının kendileriyle ya da yolsuzluklarla ilgili yazılmış araştırma haberlerinin kaldırılması için unutulma hakkı kullanılır oldu. Unutulma hakkı üzerinden getirilen uygulama aslında toplumsal hafıza hakkını törpülüyor. 2023 sonu itibariyle İFÖD verilerine göre 950 binden fazla web sitesi, 260 bin URL, 67 binden fazla tweet engelli. 2024’te de binlerce içeriğe erişim engellendi.” (https://tgc.org.tr, 25 Ocak 2025)
Geçmişte medyadan en çok şikâyet edenler, şimdiki iktidar mensuplarıydı. Ellerine imkân geçince ‘hür medya’yı teşvik etmek yerine ülkemizi ‘Basın Özgürlüğü Endeksi”nde en diplere düşürdüler. Bu tablo “Büyük Türkiye”ye yakışmıyor ve yakışmaz vesselâm.