Netice en başta söylemekte bir mahzur yok: Türkiye'nin içinde bulunduğu ‘israf ekonomisi’ne son vermeden enflasyonu kontrol altına almak ve düşürmek imkânı yoktur.
Peki, bunu “Türkiye’yi idare edenler” bilmiyor mu? Tabii ki biliyorlar. Fakat israfı önlemek işlerine gelmiyor. Çünkü bizatihi ‘israf denizinde’ yüzenler kendileri. Virüs salgını yaşandı, fiyatlar fırladı, ekonomik kriz yaşandı ve bütün bunlar olurken idarecilerimizin kılı kıpırdamadı. Çoğu zaman kınadığımız ve ‘bizi kıskanıyorlar’ dediğimiz Avrupa ülkeleri kendilerine göre tasarrufa giderken, Türkiye'de ciddi bir tasarruf kampanyası başlatıldı mı? “Tasarruf edelim, israfı önleyelim. İsrafı önleme bakanlığı kuralım” gibi çağrıları duyan, ciddiye alan, bu konuda adım atan bir idareci oldu mu? Varsa yoksa bütün güçleriyle yanlışta ısrar, israfta yarış ve vatandaşı yanıltma politikasına devam edilmedi mi?
Kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı ve buna göre ortaya çıkan rakamlar sevindirici değil. Her ne kadar idareciler “Yakında enflasyon düşecek ve 2 yıl içinde ‘tek haneli rakamlara ulaşacağız’ dese de bu vaadi ciddiye alan ve işlerini buna göre planlayan kimse var mı?
Devletin resmi rakamlarına göre (TÜİK’e açıklaması) enflasyon Kasım ayında aylık bazda yüzde 3,28 artarken yıllık yüzde 61,98 olmuş. Bu rakamların doğru olduğu kabul edilse bile durumun ‘iyi’ olduğu söylenebilir mi?
Peki, ‘resmi olmayan’ rakamlar ne diyor? Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı rakamlara göre ise, ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) kasım ayında yüzde 5,58 artmış. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı yüzde 129,27 olarak gerçekleşmiş. Bu rakamlar daha gerçekçi değil mi?
Türkiye’nin krizi aşabilmesi için önce gerçeklerle yüzleşmesi gerekir. Enflasyon rakamlarını düşük göstererek, vatandaşa yanlış bilgiler vererek ‘Büyük Türkiye’ olma imkânı yoktur. Maden enflasyonu düşürmek istiyoruz ki şarttır, o halde en önce israf ekonomisinden vazgeçmek durumundayız. Tasarruf tedbirleri alınsın diye açıklama yapan idareciler önce kendileri israfa son vermek durumundadır. Devlette “tasarruf genelgesi”ne uyulmadığı ve israf yarışının devam ettiği anlaşılıyor. Acaba israftan geri adım atmamanın bir açıklaması olabilir mi?
Önümüzde yine seçimler var. Muhtemelen belediyeler israf yarışına girecek. Daha vakit varken mahalli idarelerin israf yoluna girmesi mutlaka engellenmelidir. Dünyanın en zengin ülkeleri bile tasarruf adımları atarken Türkiye’nin tasarrufu gündemine almaması çok yanlış. Bize israf değil, tasarruf yapmak gerekir. Keşke siyasi partiler yapacakları tasarruf projelerini millete anlatsa da öyle destek istese...
İsraf bitmeden krizlerin bitmesini beklemeyelim vesselam.