Çok ‘büyük’ işler peşinde koştuğumuz için küçük görünen ama esasında büyükten de büyük olan gerçekleri görmezden geliyoruz.
Ekonomik ya da siyasi krizleri konuştuğumuz kadar sosyal krizleri konuşmuyoruz. Peki, siyasi krizleri konuşunca çare bulmuş oluyor muyuz? Bu soruya keşke ‘evet’ cevabı verebilsek.
Geçen gün öğle namazını eda ettiğimiz Çayeli Sahil Camisinde namaz sonrası kısa bir ‘hadis okuması’ yapıldı. Okunan hadis-i şeriflerden biri çok kısa olmakla beraber bir o kadar da dikkat çekiciydi. Mutlaka bu ve benzeri hadisleri duyanlar ve bilenler vardır, ama tekrarlamakta fayda var. İlgili eserde yer alan hadis-i şerif şöyle: “Ebû Hüreyre radiyallahu anhden: Bir adam, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme gelerek, “Ya Resûlallah bana bir şey öğret, hem de çok olmasın ki, onu belleyebileyim” dedi. Resûl-i Ekrem, “Hiddetlenme” buyurdu. Adam bunu bir kaç defa tekrarladı, her defasında, Resûl-i Ekrem, “Hiddetlenme” buyurdu! (Hadisi, Buhari, Tirmizi ve Ahmed rivayet etmişlerdir.)”
Tek kelimelik bu mesaj hayatımıza hükmetse, sonu gelmeyen tartışmalar ve ‘kavgalar’ bitmez miydi? Hele hele bu mesajı bilhassa siyasetçiler dikkate almış olsa; siyasi hayat ve dolayısı ile de sosyal hayat tertip ve düzene girmez miydi?
Netice itibarıyla ülkeleri de ‘hiddetlenme’ batırmış olmuyor mu? Mesela, Osmanlı’nın bir dönem ‘fetret devri’ni yaşaması da ‘hiddetlenme’nin bir sonucu değil miydi? Bugün siyasete hükmeden ‘kavga’ların temelinde de başka siyasetçilere hiddetlenme yok mu? Sosyal hayatı yıkıma sürükleyen boşanmaların altında da ekseriyetle ‘hiddet’ sonrası alınan şiddetli kararlar yok mu?
Belki de büyüklerimiz bu hadis-i şeriflerden ders alarak “Hırsla kalkan zararla oturur” ya da “Keskin sirke küpüne zarardır” ata sözlerini sarf etmiştir. O halde millet olarak “Hiddetlenme”meyi mutlak surette gündemde tutmalı ve bu hedefe ulaşmalıyız.
Çoğu zaman tartışma konusu olan ‘siyasi hutbe’ler yerine ‘cuma cemaatine’ doğrudan hadis-i şerifler okunsa acaba çok daha isabetli olmaz mı? Aynı mesajlar televizyon ve diğer sosyal medya vasıtalarıyla da yoğun bir şekilde verilebilir ve verilmelidir. 90 bine yakın caminin bulunduğu ülkemizde sadece “Hiddetlenme” hadis-i şerifi milletimize anlatılıp izah edilebilse muhtemeldir ki pek çok kavga ve tartışma daha başlamadan sona erer.
Siyasetçiler, idareciler, zenginler, fakirler velhasıl nefes alan herkesin “Hiddetlenme” mesajından alacağı çok büyük dersler var. Hiddetlenmeyelim ki meselelerimizi sakince konuşup çare bulabilelim...