"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medyanın derdi bitmez

Faruk ÇAKIR
13 Ocak 2024, Cumartesi
Sağ olsunlar, ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ gibi vesilelerle resmi makamların yaptığı açıklamalar sonrası gazetecilerin ve gazeteciliğin dertleri gündeme gelmiş oluyor. Medya hür olduğu ölçüde yanlışlara itiraz etme imkanı olur ve dolayısıyla millet ve memleket kazançlı çıkar.

Maalesef ülkemizde medyanın geçmişi çok tartışmalıdır. Milletin değerleriyle kavgalı bir medyanın yanlışlara itiraz etmesi de mümkün değil. Medya vasıtalarının hele hele 28 Şubat 1997 süreci gibi dönemlerde ortaya koyduğu tavır, hem inandırıcılığını hem de güvenilirliği derinde yaralamıştır. Dolayısı ile medyanın dertleri gündeme geldiğinde millet nezdinde ilgi görmemesi gibi bir netice ile karşılaşılmıştır. 

Çok tartışmalı olsa da “özgür medya” yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin yanında “dördüncü bir kuvvet olarak” ele alınır. Medya, kendisine yüklenen bu vazife tam olarak yerine getirebilmiş olsa yolsuzluk ve usulsüzlükler artarak devam edebilir miydi? Son yıllarda ortaya çıkarılan dünya çapındaki yolsuzluklar ‘hür medya’ eliyle olmadı mı? Amerika gibi ülkelerde bile gizli kapaklı yapılan işler büyük ölçüde ‘cesur gazeteciler’ eliyle deşifre olmadı mı? 

Tabii ki ‘hür medya’ için en başta hukukun hakim olduğu bir siyasi sistem gerekir. Muhalif olmanın, iktidarı eleştirmenin ‘fiilen yasak’ olduğu bir yerde ‘hür medya’dan bahsetmek mümkün olur mu?

Basın Konseyi ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ vesilesiyle yaptığı açıklamada, “Yüzde 95’i iktidarın kontrolünde olan basın, ne yazık ki az sayıda yayın organı ve gazetecisiyle halka haberi, gerçeği iletmeye çalışıyor. On bini aşkın işsiz gazeteci, kıdem tazminatını bile alamadan işinden olurken, grev hakkından yoksun kalırken (...) hangi gazetecilik hakkından söz edilebilir ki” diye sorulmuş. 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden yapılan açıklamada da şöyle denilmiş: “Gazetecilerin gerçekleri halka iletmesinin engellenmesi için sürekli suç uyduruluyor, haksız gözaltı ve tutuklamalarla gazeteciler baskı altına alınmaya çalışılıyor. (...) Resmi ilan kesintileri ve para cezalarıyla yurttaşların haber alma, gerçeğe erişim ve bilgilenme hakkını engellemeye devam ediyor.” 

Gazeteci ve milletvekili Utku Çakırözer de “Türkiye, dünyadaki 180 ülke arasında 165. sıraya düştü basın özgürlüğü alanında. (...) Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür” demiş.

Bütün bunlar Türkiye’de bir ‘medya problemi’ olduğunu göstermez mi? Hele hele medyanın büyük çoğunluğunun iktidar tarafından ‘kontrol’ altına alınmış olması başlı başına bir dert değil mi?

Medyanın geçmişte iyi bir imtihan vermediği elbette tartışılmaz. Fakat bunu düzeltmenin yolu ‘hür medya’ya imkan tanımamak olmamalı. Farklı fikirlere, eleştiri ve tenkitlere kapalı bir iktidar yanlışlarını görmez ve yanlış yapmaya devam eder. Günümüzde olduğu gibi...

Okunma Sayısı: 923
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı