"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milleti kim küstürdü?

Faruk ÇAKIR
12 Kasım 2023, Pazar
Haberlere bakılırsa ekonomik kriz ve benzeri sebeplerle ülkeyi terk etmek isteyen genç ve eğitimli kişilerin sayısı her geçen gün biraz daha artıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2021’de 103 bin 613 Türk vatandaşı ülkeyi terk ederken bu sayı 2022’de 139 bin 531’e çıkmış. “Göç”enler arasında en büyük grubu 25-29 yaş arasındakiler oluşturmuş.

Bu tablo karşısında Türkiye’yi idare edenlerin samimiyetle düşünmesi ve çare araması gerekmez mi? Maalesef bunun yerin, “Giden gider kalan sağlar bizimdir” anlayışı hükmediyor. Milletimizin maddi ve manevi imkânlarıyla yetişmiş gençlerin başka ülkelere gitmesi kimi ve niçin sevindirir ya da sevindirsin? Gedenlerin çoğu da, “Gidelim, ilim ve fen alıp ülkemize geri dönelim” diye gitmiyor. Elbette böyle yapanlar da var, ancak büyük çoğunluk küserek ve imkân bulursa bir daha dönmemek üzere gidiyor. Bu tablo hiç bir siyasetçiyi sevindirmemeli. Tam aksine, “Ne oldu da böyle bir tablo ile karşı karşıya kaldık” diye düşünülmeli.

Sosyolog ve yazar Besim Dellaloğlu, “toplumun en üst eğitimli katmanındaki kişilerin” ayrılmasını demokratik normların aşınmasına bağlamış ve “Türkiye’deki kutuplaşma azalmadan bu göçün tersine döneceği izlenimine sahip değilim” demiş. (tr.euronews.com, 9 Kasım 2023)

“Türkiye’deki kutuplaşma”nın doğrudan ya da dolaylı olarak “beyin göçü”nü tetiklediğini her halde kimse inkâr edemez. Peki, ‘kutuplaşma’yı kim tetikliyor ya da teşvik ediyor. Maalesef bu soruya da “idarciler, siyasetçiler, iktidardakiler” şeklinde cevap vermek mümkün. Dolayısı ile beyin göçünün sona ermesi ve uzun dönemde “geriye dönüş”lerin olması ülkemizin “normal”e dönmesiyle mümkündür. Pek tabiidir ki bu ‘normal’ hak, hukuk ve adaletin hakim olduğu bir ülke anlamına gelir. Çok yeni patlak veren ‘yüksek mahkemeler arasındaki kriz’ de yine dolaylı olarak kutuplaşmayı teşvik edip de beyin göçünü artırmış olmaz mı?

Giden ya da gitmek isteyen birinin şu sözü idarecileri düşünmeye davet anlamına gelmez mi: “Almanya’da veya herhangi bir Batı ülkesinde değerli bir insansınız. Türkiye’de değerli bir insan değilsiniz.”

Bir gencine, bir vatandaşına bunu düşündürenler acaba hiç mesuliyet duymuyor mu? Ya da “Böyle düşünenler yanlış düşünüyor. Bizde herkes değerlidir” diyebiliyorlar mı? Ya da böyle diyen idareciler, bu sözlerini fiilleriyle destekleyebiliyorlar mı? 

“Ehil olana” değil de, “Adamı olana iş” sisteminin olduğu bir yerde “Bizde herkes değerlidir” sözü havada kalmış olmaz mı? Liyakat yerine ‘mülakat’ın ölçü alındığı yerde kutuplaşma sona erer mi?

Türkiye’yi idare edenlere milleti ve gençleri küstürmek değil, sahiplenmek yakışır vesselam.

Okunma Sayısı: 1421
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    12.11.2023 08:30:10

    Ehil olana” değil de, “Adamı olana iş” sisteminin olduğu bir yerde “Bizde herkes değerlidir” sözü havada kalmış olmaz mı? Liyakat yerine ‘mülakat’ın ölçü alındığı yerde kutuplaşma sona erer mi? Kaleminize sağlık. Binlerce tebrikler ediyoruz.👏👏👏

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı