Müslümanlığın icaplarını bilmeyen bazı insanlar, onların ibadet kastıyla yaptıklarını ‘gösteriş için’ diye yorumlayabilir. Nitekim bazı ‘aydın’lar, Müslüman hanımlar için ‘farz’ olan tesettürün icaplarını da, gösteriş ya da ‘simge’ olarak yorumlayıp itiraz ederler. Bu tavrın temelinde, ‘insanın bilmediği şeye düşman olması’ yatar.
Bilmemek ya da yanlış bilmekten kaynaklanan başka itirazlar da vardır. Meselâ, mü’minler için namaz kılmak farzdır ve keyfi olarak ertelenemez, sonraya bırakılamaz. Özellikle otobüs yolculuğunda karşılaşıldığı üzere birisi “Namaz için 10 dakika mola verilsin” dese, büyük çoğunluk hemen ‘müftü’ gibi fetva vermeye başlar ve “Namaz kazaya bırakılır, sonra kılarsın” derler.
Geçenlerde sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf da benzer tartışmalara yol açtı. Fotoğrafa göre bazı kişiler ‘otobanın kenarında cemaatle namaz’ kılmış. Sonrasında ise bilen de bilmeyen de değerlendirmeler yapmış. İtiraz edenlerin çoğunluğu, bunu ‘gösteriş için namaz’ diye etiketlemiş.
Elbette gösteriş için namaz olmaz, ama böyle bir görüntüyü bu şekilde değerlendirmek doğru olur mu? ‘Otobanda namaz kılan’lara niçin böyle yaptıkları soruldu mu? Yakınlarda cami olduğu halde ‘cadde’yi mi tercih ettiler?
Bu vesileyle bir ihtiyacı yeniden gündeme taşımakta fayda var: İstanbul başta olmak üzere bazı şehirlerde ‘şehir için trafik’te tahminlerden daha fazla yoğunluk yaşanıyor. Hele hele kış aylarında günler kısa olduğu için çoğu kişi namaz vakitlerinde yollarda oluyor ve namaz vakti geçiyor. Bunlar için pratik bir çözüm bulunamaz mı?
Meselâ, İstanbul’da Mecidiyeköy’den özel arabasıyla yola çıkan ve Kadıköy’e, Kartal’a ya da Beylikdüzü’ne gidecek bir yolcuyu düşünelim. Bu yolcu değil ikindi namazını, bazı durumlarda akşam namazını dahi kılamayabilir. Çünkü yoğun trafik sebebiyle 2 ya da 3 saat yolda, otobanda kalma ihtimali var. Peki, bu sıkıntıya pratik çare olarak yol kenarlarında küçük/prefabrik mescitler olsa kıyamet mi kopar? Şu an bazı metrobüs duraklarında bulunan mescitler gibi, şehir içi yollarda (İstanbul için E-5 gibi) ‘mini mescit’ler açılsa iyi olmaz mı? İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu hususta bir ‘ihtiyaç tesbiti anketi’ yapmayı düşünür mü?
Hatta istenirse, bahsettiğimiz yol kenarlarında ‘seyyar mescit’ler dahi açılabilir. Mesele, ibadet ihtiyacını bir hak olarak görüp görmemekte düğümleniyor. Nasıl ki İBB ‘seyyar ekmek büfeleri’ açtı, benzer şekilde ihtiyaç duyulan yerlerde ‘seyyar mescit’ler açılsa kime ne zarar verir?
Hiç kimse bilmeden, araştırmadan, incelemeden ‘hayır’ demesin. Vatandaşa sormak, onların ihtiyaçlarını dinlemek, teklifleri önüne koymak ‘kamu hizmeti’nin bir gereği değil mi? Soralım bakalım İstanbullulara, böyle bir ‘hizmet’ istemezler mi?
İhtiyaç duyulan her yere ve her yöne küçük, büyük, gerekirse ‘seyyar mescit’ler açılmasını talep ve teklif ediyoruz vesselâm...