Üzülerek ifade etmek gerekir ki virüs salgını tahminlerden daha hızlı bir şekilde yayılıyor. Salgının geride bıraktığımız yaz aylarında sona ermesi bekleniyordu, ama bütün dünyada tam tersi oldu ve ‘ikinci dalga’ya tutulduğumuz ifade ediliyor.
Acaba Covid-19 salgını karşısında yapmamız gerekenleri tam olarak yapabildik mi? İdarecilerimiz her fırsatta “Her şey kontrol altında” dese de ortaya çıkan tablo bu soruya ‘evet’ cevabını vermeyi zorlaştırıyor. Şunu da ifade etmek gerekir ki bu salgına karşı bir kişinin tedbir alması yeterli değil. Hepimiz, 80 milyon insan birlikte tedbir almak durumundayız. Ancak idarecilere düşen başka bir görev daha var: Tablo tam olarak ortaya konulmalı ki işin mahiyeti ve ciddiyeti anlaşıldı. Bunun yapıldığını söylemek de kolay değil. Hatırlanacak olursa en baştan itibaren “Biz bu salgını yeneriz. Her türlü tedbiri aldık. Yeterli imkânlara sahibiz. Avrupa ve dünyada salgına karşı bizim kadar başarılı mücadele veren yok. Avrupa öldü, dünya bitti, harikalar ortaya koyuyoruz” anlamına gelen sözler, tavırlar ve tablolar ortaya konuldu. Peki, aradan aylar geçtikten sonra aynı tavırlar bugün sergilenebilir mi? Sergilense insanlar itibar gösterir mi? İdareciler bunu da sorgulamalı ve hesaplamalı değil mi?
Sağlık meselesinin ehemmiyetini tartışmaya gerek yok. Aynı zamanda bu salgına karşı tedbir almanın kolay olmadığı da belli. Mesele, karşımızdaki derdin mahiyetini ve büyüklüğünü bilmek, kabul edip gerçekçi tedbirleri almak olmalı.
Virüse karşı verilen mücadelede en çok sıkıntı çekenlerin başında da sağlık çalışanları geliyor. Elbette millet de bunun farkında ve sağlık çalışanlarına moral olsun diye ‘alkış programları’ da yapıldı. Ancak sağlık çalışanları ve uzmanlar, ikazlarının gereği gibi dikkate alınmadığı yönünde kanaate sahipler.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Salı günkü (10 Kasım 2020) beyanında şu bilgi vardı: “Bugün tesbit edilen 2529 yeni hastamız var. Ağır hasta sayımız 3.000’i geçti. Hasta ve ağır hasta sayısını azaltmak zorundayız.” (AA)
Evet el ele verip “Hasta ve ağır hasta sayısını azaltmak zorundayız” ama bunu nasıl yapacağız? Her halde bu tesbite ve bu talebe itiraz eden olamaz. Hasta sayısını azaltmak için gerekli adımlar vaktinde ve zamanında atılabildi mi? Bu hususta uzmanlar, sağlık çalışanları dinlendi mi? İdareciler gönül huzuruyla ‘Evet, dinlendi ve gerekli adımlar atıldı” diyorsa mesele yok. Fakat bazı sağlık çalışanları böyle düşünmüyor.
Şu serzenişe ne denilecek: “2 haftadır kliniğimde, göz hastaları değil Covid hastaları yatıyor artık! (...) Kısa konuşayım: Ekiplerin fiziksel ve moral güçleri çok zayıflamış, kritik bir noktaya inmiş durumda! Teknik tabirle ‘Tükenmişlik Sendromu’ yaşıyorlar!
(...) İçinde bulunduğumuz durumun daha fazla sürmesi veya 3-5 ay içerisinde gelecek bir 3. dalganın ya da 1. dalganın 3. pik’inin (çıkış, zirve) gerçekleşmesi halinde bu sistemde bu personelden ayakta kalacak olanlarla yeterli hizmetin verilmesi mümkün gözükmüyor! (...) Ben yine de bir insan ve akademisyen olarak vicdaniî görevimi yapayım: Özellikle idarecilerimizin ve de halkımızın aklını başına alması, tedbirleri, ekonomik ya da başka sebeplerin önüne geçirip çok, ama çok daha sıkı uygulaması gerekiyor!” (Prof. Dr. Şaban Şimşek, facebook sayfası, 9 Kasım 2020)
Lütfen tedbiri elden bırakmayalım ve bu hususta birbirimizi ikaz edip, teşvik edelim. Ve tabiî ki kavli duâyı da unutmayalım: Allah’ım bizi her türlü musîbetten muhafaza eyle. Amin.