Cehaleti en büyük düşman bilip buna karşı eğitim ve bilgi ile karşı koymadıktan sonra sıkıntıları geride bırakmak mümkün olur mu?
Dolayısıyla çocuklarımızı ve gençlerimizi günün şartlarına göre eğitmek, yetiştirmek ve teçhiz etmek durumundayız. Bize, cehaleti yenebilecek bir eğitim sistemi lâzım.
Ekseriyetle eğitimle ilgili yaşanan sıkıntılara dikkat çekmeye çalışıyoruz. Öğrenci velisi olan bir okuyucumuz eğitim sisteminde karşılaştığı sıkıntıları dile getiren bir mesaj göndermiş. Her velinin yaşadığı benzer sıkıntılar var. Bu bakımdan mesajı örnek olması bakımından paylaşmakta fayda var:
“Köşenizde ‘eğitim’le ilgili mevzuları da yazdığınızdan bazı şeyleri zât-ı âlînizle paylaşalım [da ‘hafifleyelim (!)’] diyoruz. Şimdi… henüz ‘ilkokul bir’e giden torunumuz için: Yetmiş (70) tl’ye ‘yardımcı ders kitabı’ mahiyetinde, fasiküllerden meydana gelen ve hemen hemen tüm dersleri muhtevî, hususî bir kitap satın al(mak zorunda bırakıl)dık—’mahâlle baskısı!’ Devletin vermiş olduğu ‘beş kitap’ ise bir kenarda, âtıl vaziyette durmakta.
“[Okulun (ilkokul+ortaokul) ilkokuldan mes’ul müdür yardımcısı, suâlimiz üzerine, ilgili kitabın ‘resmî kitapları takviye edici’ özellikte olduğunu söyledi. Şu hâlde akla hemen ‘resmî kitapların yetersiz olduğu’ gibi bir netice geliyor ki beyefendi onu kabul etmiyor… Peki ders kitapları ‘resmî ve özel’ şeklinde iki sistemli olmak ve/ya o(kutu)lmak zorunda mı?]
“İki aylık bir aradan sonra (Kasım ayı başında) ‘temizlik malzemesi vs. ihtiyaçlar’a binâen elli (50) tl bağış yapmak (durumunda kal)dık! (‘bağış’ yapsan bir türlü, yapmasan bir türlü; çık işin içinden, çıkabilirsen… bundan sonraki süreçte ‘iki ayda bir’ para istenirse şaşırsak mı? galiba—her garabete olduğu gibi—buna da alışacağız!..)
“Okulda ‘güvenlik (elemanı)’ yok. Yani öğrenciler emniyette değil, velîler âdeta diken üstünde… Okul müdürü olan beyefendi, bu hususla ilgili olarak İŞKUR’un imkânlarıyla bir güvenlikçi tutulacağını söylemişti. Hâlâ bekliyoruz. Üstüne üstlük, ‘icraat’ diye (!) bir haftalık ‘mini ara tatil’ garabetini yaşadık! (Öğrenciler tam okula alışmış ve de yeni şeyler öğrenmeye başlamışken bu tatil, ‘öğrenme’ faaliyetini aksatmaz mı; çabuk öğrenen, fakat aynı derecede çabuk da unutan çocukları etkilemez mi?) Not: Bunlar ‘herkesin bildiği şeyler;’ fakat yine de... (hatırlatalım istedik.)”
Muhtemelen binlerce öğrenci velisi benzer sıkıntıları yaşıyor. Tabiî ki burada mesele 70 TL’lik ‘yardımcı ders kitabı’ aldırılması değil. Ya da 50 TL’lik temizlik bağışı istenmesi hiç değil. Önemli olan kuralsızlık ya da var olan kuralların uygulanmaması. Millî Eğitim Bakanlığı’nın ücretsiz olarak verdiği ders kitapları gerçekten ihtiyacı karşılıyorsa ‘ek ders kitapları’na ihtiyaç duyulmamalı. Yok, mevcut ders kitapları ihtiyacı karşılamıyor ve ‘ek ders kitapları’na ihtiyaç duyuluyorsa bu daha da vahim! Madem o ek ders kitapları daha iyi hazırlanmış, onlar gerçek ders kitabı olsun ve devlet onları öğrencilere dağıtsın!
Pek çok yerden benzer şikâyetler geliyor, ama dikkate alan ve ‘veli’leri dinleyen olur mu acaba? Karadeniz Bölgesi’nden aldığımız bir şikâyet ise tuz-biber mesabesinde: Bir orta okulda öğrencilere 800 TL’lik (yazıyla: Sekizyüz Lira) ‘yardımcı ders kitapları seti’ aldırılmış. Elbette ‘zorla’ değil, ‘gönüllü’ olarak...
Eğitim ve okul meselesi tek başına ne öğrenciye, ne velilere ne de ‘Millî Eğitim’e bırakılmayacak kadar önemlidir. Birlikte ve beraberce bu sıkıntılara çare arayalım ve bulalım. Konuşa konuşa, tartışa tartışa...